SES, 'Bu yönetim anlayışı sorunlarımızın esas nedenidir'
SES'ten 14 Mart Tıp Bayramı basın açıklaması
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Bartın Şubesi, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada, “Haklarımız, emeğimiz ve sağlık hakkımız için sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak üretimden gelen gücümüzle Mart ayında mücadeleyi büyütüyor, hiçbir yere gitmiyoruz.” Denildi.
Sağlık Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Bartın Şubesi tarafından, Bartın Devlet Hastanesi önünde 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. Şube Başkanı Mehmet Fehmi Yüksel açıklamasında, 14 Mart Sağlık Haftasının ‘bayram’ olarak kutlanabilmesi için bu haftanın 14-15 Mart ‘grev’ haftası olduğunu kaydetti.
“14-15 Mart "Grev" haftamızdır”
Yüksel yaptığı konuşmada, sağlık çalışanlarının yaşam hakkının korunmadığını ve sağlık sektöründeki acil sorunların çözüme kavuşturulmadığını ifade ederek, “Biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, artık en temel insani hakkımız olan yaşam hakkımızı dahi koruyamayan sağlık politikacılarına, acil sorunlarımızın çözümü için derhal harekete geçmelerini yoksa sağlık sisteminin onarılamaz yaralar alacağını uyarı grevlerimizle defalarca hatırlattık. Bizleri dinlemek, çözüm üretmek yerine Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 25.02.2022 tarihli bir görüş yazısıyla sağlık emekçilerinin haklı taleplerini ve mücadelesini bastırma, sınırlandırma çabasına girmiş, gözdağı vermeye çalışmıştır.
En son icraat olarak Cumhurbaşkanı tarafından hekimlerin emeğini, niteliğini, değerini ve kamusal sağlık hizmetlerini hiçe sayan "gidiyorsa gitsinler” söylemiyle adeta sarsıldık ama şaşırmadık. İşte, sendikal hakları, insan hak ve hürriyetlerini yok sayan bu yönetim anlayışı tam da sorunlarımızın esas nedenidir. Tip Bayramı da bu nedenle de bayram olarak kutlanamamaktadır. 14 Mart Sağlık Haftasını, "Bayram" olarak kutlayabilmek için bu yıl 14-15 Mart "Grev" haftamızdır. Taleplerimiz, halkımızın nitelikli ve kamusal sağlık hizmeti alması için gerekli talepler olup, halkımızın mağdur edilmemesi ve hak ettikleri sağlık hizmetini alabilmeleri için halkın bir parçası olan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin en acil talepleri derhal karşılanmalıdır.”dedi.
“Sağlıkta Şiddet Yasası çıkarılsın”
Yüksel konuşmasının devamında sağlık çalışanlarının öncelikli taleplerini ise şöyle sıraladı;
“Şiddetsiz ve güvenli bir çalışma ortamı için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası" çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun. Performans, ek ödeme değil, insanca yaşamaya yetecek, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyacak temel ücret sağlansın. 3 bin 600'den 7 bin 200 kadar kademeli ek gösterge uygulansın. Fiili hizmet süresi (yıpranma payı) sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere
yıllık 90 gün üzerinden tam olarak uygulansın. OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın. Taşeron çalışma ortadan kaldırılsın. Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Ceza yönetmeliği kaldırılsın. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
“Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin”
Liyakatsiz atamalara, tıp sözleşme dayatmalarına, tip ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan Tıp Fakültelerinin, Eczacılık Fakültelerinin, Diş Hekimliği Fakültelerinin, Hemşirelik Fakültelerinin, Sağlık Bilimleri Fakültelerinin ve Sağlık Meslek Yüksekokullarının açılmalarına son verilsin. Covid-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin. Haklarında kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.
Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın.
Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar ve siyasi partiler eliyle süreçlere dâhil olsun. Şehir hastanelerine, özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçeler kamu sağlık kurumlarına aktarılsın. Her işyerine kreş açılsın, sağlık emekçileri çocukları ile işleri arasında tercih yapmak zorunda kalmasın. Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulsun.”