Nazlıaka'nın Bartın ziyareti
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka Bartın'da bir dizi ziyaretlerde bulundu..
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka Bartın’a gelerek esnaf ziyaretlerinde bulunmasının ardından, partisinin İl Başkanlığında bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın Bartın ziyaretinde ki ilk programı esnaf ziyareti oldu. Yukarı Çarşı’dan başlayarak esnafı ziyaret eden Nazlıaka, Bartın esnafı ile uzun uzun sohbetlerde bulunarak onlarla hatıra fotoğrafı çektirdi. Esnaf ziyaretleri sırasında Nazlıaka’yı partisinin Bartın İl Başkanı Selim Karakaş ve İl Kadın Kolları Teşkilatı eşlik etti.
“Sorunlar saymakla bitmez”
Nazlıaka Partsinin İl Başkanlığında yaptığı açıklamalarda öncelikle Bartın ile ilgili gözlemlerini şu sözler ile aktardı; “Bartın’da gerçekten bir mücadeleci Milletvekilimiz var. Ancak iktidar tarafından Bartın’ın sorunlarının son derece görmezden gelindiğini ve çözüm üretilmediğini hepimiz biliyoruz. Bartın örgütümüz bu sorunları dile getiriyor. Ancak Bartın dışından gelen bir siyasetçi olarak neleri gözlemlediğimi söylemek isterim sizlere. Bartın İlimizde trafik sorunu var, altyapı sorunu var ve vatandaşlarımız ile olan sohbetlerimiz esnasında öğrendiğim kadarıyla sağlık hizmeti alma sorunu var. Çünkü yeteri kadar uzaman doktor olmadığı için sağlık sorunu olan vatandaşlarımız civar illerde sağlık sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyorlar.
Diğer taraftan tekstil fabrikalarının kapanması ve özellikle içinde bulunduğumuz süreçte ekonominin kötü yönetimi nedeniyle de işsizlik her geçen gün artıyor Bartın’da. Maden ocaklarının özelleştirilmesiyle birlikte madencilerimiz bu işletmelerde eşit ücreti alamıyorlar. Kimi zaman kayıt dışı çalıştırılıyorlar, eşit işe eşit ücret almıyorlar ve insan onuruna yakışır koşullarda çalışmıyorlar. Yani çok uzun saatler çalışıyorlar, kimi zaman kayıt dışı çalıştırıldıkları için kapının önüne ilk konulan onlar oluyor. Onların iş hayatına devam edip etmemesi o iş yerinin sahibinin iki dudağının arasına indirgenmiş durumda. Bunda dolayı da Bartın’da ciddi bir işsizlikle ve geleceksizlikle ilgili artan endişeler var. Tabi gençlerimiz tüm ülkede olduğu gibi Bartın’ da da gençlerimiz okuyorlar, ancak mezun olduktan sonra iş bulabilme imkânlarının çok kısıtlı olması nedeniyle göç ediyorlar. Bu da ailenin birlik ve beraberlik içerisinde olamama hem de entelektüel sermayenin Bartın dışına taşınmasından da ciddi bir sorun olarak önümüzde duruyor. Sorunlar saymakla bitmez, aynı zamanda Amasra’ da ki Termik Santral sorunumuz var.
Yüzde 68’i orman olan çok güzel bir ilimiz Bartın ama orman köylüsünün de çok zorlandığını, ormanlara yeteri kadar sahip çıkılmadığını da çok net biliyoruz. Tarım ve hayvancılık ile uğraşan vatandaşlarımızın tüm Türkiye’ de olduğu gibi Bartın’da da can çekiştiğini biliyoruz. Girdi maliyetleri çok yükseldiği için mazota, tohuma, gübreye, elektriğe, suya olan zamlar nedeniyle tarımla uğraşan vatandaşlarımız topraklarını ekip biçmemeye başladı. Hayvancılık yapan vatandaşlarımız gerçekten çok zor zamanlar geçiriyorlar. Ülkenin her yerinde yaşanan sorunlar bu güzel ilimiz de yaşanıyor.”
“Siyasal ahlak yasasına ihtiyaç var”
Nazlıaka açıklamasında eğitim ve dış politikaya da değinerek; “Bunların çareleri, çözümü çok net. Biliyorsunuz geçtiğimiz gün 6 parti lideri yine bir araya geldiler ve 4’üncü zirveyi gerçekleştirdiler. Yine bir metin yayımladılar, o uzlaşma metni aslında bundan sonraki sürecin nasıl devam edeceğine dair temel ilk ve prensipleri tarifliyor. Hatırlayacağınız gibi 28 Şubat tarihinde yine 6 lider bir araya geldiğinde Bilkent Mutabakatı diye isimlendirilen bir metin yayımlamışlardı. Orada özellikle güçlendirilmiş parlamenter sistemin iktidarımızda hayata geçirileceğini, kuvvetler ayrılığı ilkesinin yeniden uygulanacağını, denge denetim mekanizmasının yeniden kurulacağını ve Türkiye’nin yeniden insan haklarına, kadın haklarına, doğa haklarına, basın özgürlüğüne, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip çıkılan bir ülke haline getirileceğini de söylemişlerdi. Şuanda ceza evlerinde düşünce özgürlüğü nedeniyle ya da attığı bir tweet nedeniyle ya da bir yerde bir fikrini ifade ettiği için içeride tutulan birçok aydını, siyasetçiyi de barındırıyor. Cezaevleri arasında bir bilgi yarışması düzenlense Türkiye birinci olacak. Bütün bunların ortadan kalkması için ayrımcılığın ortadan kalktığı ve herkesin özgür biçimde yaşayabildiği bir Türkiye inşasına ihtiyacımız var. Laiklik bizim olmazsa olmazımız ve bu metinde din ve vicdan özgürlüğü vurgusunun olduğunu da tekrardan hatırlatmak isterim. Toplumsal barışın sağlandığı, siyasal ahlak yasasının iktidara gelir gelmez çıkartıldığı bir Türkiye hedefimiz ve hayalimiz, bunları gerçekleştireceğiz. Siyasi ahlak yasası niçin bizler için bu kadar önemli? Ne yazık ki mevcut iktidar devletin malı deniz, yemeyen keriz anlayışıyla ülkeyi yönetiyor. İnanılmaz israflar yapılıyor. İnanılmaz yolsuzluk dosyaları havalarda uçuşuyor.
Bir kişi düşünün devlette 5 ayrı yerden maaş alırken, gençlerimiz işsiz bir şekilde ev genci olarak evde oturuyor. Dolayısıyla bütün bunların önlenmesi için gerçekten böyle bir siyasal ahlak yasasına da ihtiyaç var. Dış politikalarda da çok büyük hatalar yapılıyor. Normalde Türkiye Cumhuriyeti’nin iki konuda ulusal çizgisi olagelmiştir. Birincisi, eğitim diğeriyse dış politikadır. AKP öncesinde süreç şöyleydi; İktidarlar değişirdi ama eğitimimiz ve dış politikamız hükümetler değişse de o milli çizgimizde devam ederdik. Fakat eğitim konusunda 7. Bakan ile AKP eğitimi iyice yapboz tahtasına dönüştürdü. Beni oğlumda 5 Haziran tarihinde LGS sınavına girecek, diyoruz ki gece yatıp sabah kalktığımızda sınavın ismiş değişmiş olabilir mi? Çünkü Türkiye’de harf kalmadı sınav isimleri için. Böylesine eğitim sistemini her geçen gün değiştiren, önce biz otomatik pilota bağladık diyerekten bir Bakan diğer Bakana devrederken espri yapan ama sonrasında her gelen yeni Bakanın bir önceki Bakanın tüm yaptıklarını sıfırlayıp yeni kurallar, yeni bir sistem dayatması yaptığı bir süreçten geçiyoruz. Özellikle de 4+4+4 sistemi kız çocuklarının okullaşma oranını düşüren bir sistem olmuştur. İktidarımızda bu sistemi de yeniden değiştireceğiz.
Dış politikada da bir milli çizgimiz olurdu ve dış politikalarda yetişmiş yetkin kadrolar kanalıyla her şey kayıt altına alınabiliyordu. Şimdi tercüman bile Cumhurbaşkanının seçtiği bir yakını oluyor. Toplantılara o giriyor, tercüme ediyor, kayıt altına alınıyor ya da alınmıyor ama daha çok ülkeler arası ilişkiler iki kişi arasındaki ilişkiye ve iki kişinin ruh haline indirgenmiş durumda. O gün sabah kalktığında bir ülkeye canı sıkıldıysa kızgınsa o ülke ile her an ilişkilerimizi koparma noktasına gelmemiz an meselesi bu da elbette kurumsal olarak ve devlet ciddiyetine kurumsal yapısına aykırı olarak bizim asla kabul edeceğimiz bir şey değil. Onun için diyoruz ki etkin ve istikrarlı bir dış politika inşa edeceğiz. En önemlisi özellikle burada Kadın kollarımız ile bir aradayken, vurgulamak istediğimiz şey şudur; Sosyal Devleti yeniden inşa edeceğiz. Şu ana kadar söylediklerim 6 siyasi parti liderinin de altında imzası olan ana başlıklardı.” dedi.
“Yoksulsun sen yoksul kal anlayışı sona erecek”
Nazlıaka partisinin iktidara gelmesi durumunda hayata geçirecekleri Aile Destekleri Sigortası hakkında bilgiler verdi. Nazlıaka bu sigortanın hem düşük gelirli ailelere ve bireylere hem de emeklilere nasıl katkılar sunacağını şu sözlerle anlattı; “İktidara geldiğimizde uluslararası çalışma örgütünün 9 sigorta türünden biri olan Aile Destekleri Sigortasını hayata geçirmektir. Bir Aile Destekleri Sigortası Kurumu kuracağız ve bu kurum kanalıyla yoksul olan tüm vatandaşlarımıza, asgari ücretin altında olan tüm vatandaşlarımıza hem maddi destek sağlayacağız hem de ayni desteklerle onların hayatını kolaylaştıracağız. Ailede ki çocuk sayısı, yaşlı sayısı, engelli sayısı, bakıma muhtaç kişi sayısına göre devlet tarafından yapılacak olan yardımlar artacak. Bu yardımlar kadının hesabına para yatırılmak kaydıyla aile içerisinde kadını da güçlendirecek. Hane halkının yoksulluğu ayrı bir şey, yoksul bir hanenin içerisinde kadının yoksulluğu apayrı. Aile Destekleri Sigortası kadını güçlendirmek adına, gelir dağılımdaki dengesizlikleri ortadan kaldırmak adına ve Sosyal Devlet olmanın gereğini ana yasal yükümlülüğünü yerine getirmek adına bizim olmazsa olmazımız olacak. Bunu yaparken AKP iktidarında olduğu gibi insanlar uzun kuyruklarla sıraya girip deşifre olmayacak. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek mantığı ile olacak. Aile Destekleri Sigortasından faydalanan kişi tıpkı bir memur gibi ay sonunda gidecek hesabına yatmış olan parayı çekecek ve böylece rahat içinde yaşayacak. Adı Aile Destekleri Sigortası olduğu için bazen şunu soruyorlar; “Ben asgari ücretin altında gelir alan birisiyim tek başıma yaşıyorum ne olacak?” Hiç fark etmez yalnızda yaşıyor olsa, bir aile de olsa, kadın da olsa erkekte olsa tüm bireyler, tüm yoksul bireyler bu Aile Destekleri Sigortasından faydalanacak. Burada bizim asıl amacımız şudur; Aile Destekleri Sigortasından faydalanan bireyin yaşamı boyunca faydalanmasına ihtiyaç kalmayan bir Türkiye yaratmak. Bu kişileri üreten bir Türkiye ile tekrardan istihdamın içine katmak, o ailede iş arayan bir geç mi var? Kamu da bir kadro açıldı, ilk istihdam bu sigortadan faydalana ailedeki gence yönelik yapılacak. Böylece aileler çocuklarına yoksulluğu miras bırakmayacak, sürdürülebilir bir yoksulluk olmayacak. Yoksulsun sen yoksul kal anlayışı sona erecek. Herkes huzur ve refah içinde yaşayacağı o güzel aydınlık günleri kucaklayacak.
“Emekliler için gezi organizasyonu”
Emekliler içinde bir proje var, Aile Destekleri Sigortası kapsamında emeklilerimizde rahat edecek. Emekli maaşı asgari ücretin altında olmayacak, bu yönde verdiğimiz kanun teklifini zaten biliyorsunuz, AKP ve MHP oyları ile reddedilmiş olsa da bunu hayata geçireceğiz. Ayrıca gelişmiş ülkelerde ki emekliler nasıl emekli olduktan sonra geziyor, tozuyor, hayatın keyfini çıkarıyor, yeni yerler görüyor, yeni tatlar tadıyor, yeni insanlar tanıyorsa bizde Aile Destekleri Sigortası kapsamında emeklilerimize Turizm Bakanlığı ile yapacağımız protokollerle geziler organize edeceğiz. Onlarda gezecek, tozacak ikinci baharlarının keyfini çıkartabilecek. İktidara geldiğimizde özellikle aile Destekleri Sigortasını kullanacağımızı Bartın halkına da bir kez daha duyurmak istedik.”
“Kadın temsili teminat altına alınacak”
Nazlıaka, konuşmasının devamında iktidara geldiklerinde ilk hafta İstanbul Sözleşmesinin uygulamaya sokacaklarını dile getirerek; “Bizler her seçimin önemli olduğunu savunuruz ama şunu özellikle vurgulamak isterim, bu seçim biz kadınlar açısından hayatidir. Çünkü her gün 3 kadının katledildiği, her gün 3 kadından birinin şiddet türlerinden en az birine maruz kaldığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Biz kadınların bu ülkede Atatürk Türkiye’ sinde olduğu gibi güçlendirilmiş ve hayatın her alanında eşit temsil edildiği bir Türkiye inşasını gerçekleştireceğiz. Bunun için partimizin siyasi partiler yasasında değişiklik öngören kanun teklifi her ne kadar AKP ve MHP oyları ile reddedilse bile gerçekleştirilecektir. Genel Başkanımızın bizlere verdiği sözdür bu. Bu yasa sayesinde listeler hazırlanırken, fermuar sistemi ile bir kadın bir erkek şeklinde sıralama yapılacak ve yüzde 50 oranında kadın temsili teminat altına alınmaya çalışılacaktır. İstanbul Sözleşmesinde ilk bir hafta içerisinde uygulamaya sokacağız. Kadınların hayatın her alanında temsil edildiği, her alanında güçlendirildiği politikalar uygulayarak hem kadın istihdamını artıracağız, hem kadına karşı şiddete sıfır tolerans ile yaklaşacağız, hem kadınların sanatta, sporda, kültürde birçok alanda başarılarını taçlandıracağız. Eşit, özgür, aydınlık, laik, demokratik Türkiye’yi yeniden hep birlikte kucaklayacağız.” İfadesinde bulundu.
Program sonunda Bartın Kadın Kolları Başkanı Fatma Mazhar tarafından Nazlıaka’ ya hediye verildi.