Kömür insan canından daha önemliydi
Gaz değerleri yükselince sensörler aşağı indirilirdi
14 Ekim 2022 tarihinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağındaki patlama sonucu 43 maden işçisi yaşamını yitirirken olayla ilgili davanın 4’üncü duruşması 2’nci gününde devam ediyor.
Tanıkların dinlenmesiyle süren davada maden işçileri tanık sıfatıyla müşteki ve sanık avukatlarının sorularını yanıtlıyor.
Maden işçilerinden Aykut Atak son dönemde üretim baskısı yaşandığını, üretim yapılan alanda gaz değerleri yükseldiğinde sensörlerin aşağıya indirildiğini ve üretiminde devam ettiğini belirtti.
Madencilerden Şener Bensiz de ocak içinde gaz değerleri yükseldiğinde sensörlerin aşağıya indirildiğini ifade ederek üretimin sürdürüldüğünü söyledi.
Maden işçisi Hasan Ergin ise 2009’da işe girdiğini, 2013 yılından bu yana nezaretçi olarak çalıştığını ve patlama olduğu gün izinde olduğunu belirtti.
Haksızlık adam kayırma vardı
Patlama olunca hemen madene gittiğini ve kurtarma çalışmalarına katıldığını da kaydeden Ergin, “Maden içinde toz bulutu vardı. Maskelerimizi takarken bazıları arızalıydı. Maske eğitimleri veriliyordu ama uygulamalı olarak yeterli değildi. Bazı bölgelere taş tozu serilmiyordu. Her türlü mobing uygulanırdı. Haksızlık, adam kayırma da vardı.” Dedi.
Müfettişler hiçbir şey yapmadı
Maden işçilerinden Vural Çolak olay günü gündüz vardiyasında çalıştığını, işten çıkınca eve gittiğini, patlamayı duyunca hemen ocağa dönerek çalışmalara katıldığını kaydedip, “Maskem 350 kotunda açılmadı. Arkadaşların maskeleriyle kurtarma çalışmalarına katıldım. Birçok arkadaşımız maskesini açamamış. Maske istasyonları da alana 1000 mt uzaklıkta olduğu için can verdiler. Bazıları yanarak, bazıları oksijensizlikten öldüler. Kömür tozu patlamalarının önüne geçilebilirdi. Taş tozu uygulanabilirdi. Hiç birini yapmadılar. Müfettişlerde gördüler ama hiç bir şey yapmadılar. Taş tozu uygulamasını 250 kotunda nadiren görürdük. İçeride boğuk bir hava hissederdim. Arkadaşlarım işe geldiğinde bile yorgun olurlardı. Üretim baskısı vardı. Kömür insan canından daha önemliydi. Sensörlerin yerleri yarıya indirildi. Gaz sensörleri uyarı veriyordu. Biz çalışırken o sensörler indirildirdi ve bizim haberimiz olmazdı. İndirildiğini çıkarken görürdük. Şu an ocaklarda durum çok güzel. Hafta da bir taş tozu uygulanıyor. Her yer sulanıyor. Amirlerimiz bizimle sürekli. Olaydan önce bunlar yoktu. Olsa bile çok eksik sayıdaydı. İşçi eksik, kömür lazım gibi baskılar yapılırdı. Günlük araba sayısı verilirdi. Bunları doldurmadan çıkmayın denilirdi.” Dedi.
İçerisi çok sıcak oluyordu
Maden işçisi Gökhan Çolakoğlu da, “Kömür tozu uygulaması yapılmıyordu. Kömür doldururken tozdan yanımızdaki arkadaşı göremiyorduk. İçerisi çok sıcak oluyordu. Adam kayırma da çok oluyordu.” Şeklinde konuştu.
Sensörlerin yeri değiştiriliyordu
Maden işçisi Ramazan Akgül, “Sensörler gaz yükseldiğinde elektriği kesiyordu. Çalışmaya devam edilmesi için o sensörlerin yeri değiştiriliyordu. Ya aşağıya indirilirdi ya başka yere taşınırdı. Yani temiz havaya getirildi. Bunu telsiz konuşmalarından da duydum.” Dedi.