'Her yıl aynı tiyatro'

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, 2025 yılı için görüşmeleri devam asgari ücrete yönelik açıklamalarda bulundu.

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, 2025 yılı için görüşmeleri devam asgari ücrete yönelik açıklamalarda bulundu. 
Asgari Ücret Belirleme Komisyonu toplantılarını “tiyatro” olarak niteleyen Bankoğlu, asgari ücreti masa başı komisyonları değil, alanların belirleyeceğini ifade etti.
Asgari ücret, asgari ücret olmaktan çıktı
Bankoğlu’nun açıklamasında şunlar yer aldı:
Asgari ücret ülkemizde artık “sadece” asgari ücret olmaktan çıkmış durumda. Avrupa Birliği’nde asgari ücretlilerin toplam ücretliler içindeki payı yüzde 4 iken Türkiye’de asgari ücret ve asgari ücrete yakın ücretlerle çalışanların oranı yüzde 60’lara dayanmış durumda. Dolayısıyla asgari ücreti konuşurken toplumda istisnai bir grubun değil, çalışanların neredeyse yüzde 60’ının yaşam standartlarını, geleceğini, yaşam kalitesini belirleyen bir ücretten söz edildiğini unutmamamız gerekiyor. Bu kadar önemli bir konuda şu ana dek toplantılarından hiçbir sonuç çıkmayan, toplantıda herhangi bir rakamın müzakere dahi edilmediğini öğrendiğimiz Asgari Ücret Tespit Komisyonu ise her yıl olduğu gibi bu yıl aynı tiyatroyu sergilemeye devam ediyor. İlk toplantılarda toplumu oyalayıp sonunda Saray’dan alınan icazetle oldu bittiye getirerek bir rakam açıklayacaklar.
Ne gerçekleşen enflasyon, ne beklenen enflasyon
Şu ana dek hükümetten ve yandaş sendikaların yaptığı açıklamalarda asgari ücretin beklenen enflasyon ile gerçekleşen enflasyon arasında bir tartışmaya sıkıştırıldığını görüyoruz. Beklenen enflasyon lafzı, hiçbir beklentisini gerçekleştirememiş, kendi plan ve programlarında yer alan hiçbir enflasyon tahminini dahi tutturamamış bir hükümet için geçerliliği olmayan bir söylem. Öte yandan gerçekleşen enflasyonun da TÜİK tarafından sürekli makyajlanarak hazırlandığını tüm kamuoyu çok iyi biliyor. Bu açıklamalar nezdinde konuşulan rakamlar ise asgari ücrete zammı geçtik, asgari ücretlinin alım gücündeki kaybını bile telafi etmemektedir. Asgari ücretin, aileleriyle geçinmeye çalışan milyonlarca ücretli de düşünülerek yaşam maliyeti göstergelerine göre tartışılması en doğrusu olacaktır. 
Önce kaybı telafi et!
TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerine göre, 2024 yılının ilk 11 ayında enflasyon yüzde 47 olarak açıklandı. Bu ne demek? Ocak ayında 100 birim satın alma gücü olan asgari ücretlinin alım gücü Kasım’da 53 birime düştü demek. Başka bir ifadeyle söylemek gerekirse 17 bin TL olan asgari ücret 11 ayda 9 bin TL seviyesine kadar gerilemiş durumda. Yine başka bir deyişle, asgari ücret Ocak ayındaki yoksulluk sınırının 33 bin TL altındayken bugün 50 bin TL altına kadar düştü. Böyle bir tabloda, en başta asgari ücretteki kaybın telafi edilmesi gerekiyor. Hükümet ve yandaşlarının telaffuz ettiği hiçbir rakam ise ne yazık ki bu kaybı telafi etmediği gibi asgari ücreti daha derin bir yoksulluğa mahkûm etmeyi planlıyor. Biz, CHP olarak “önce kaybı telafi et, 30 bin yoksa biz de yokuz” diyoruz. 
Saray’ın en büyük yalanı: “asgari ücret enflasyonu artırıyor”
Asgari ücretle ilgili mevzuatımız oldukça açık. Asgari ücret mevzuatımızda “işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret” olarak tanımlanmaktadır. Bugün bahsi geçen rakamların hangisi sosyal ve kültürel ihtiyaçlar bir yana temel ihtiyaçları karşılayacak düzeydedir? Tek başına kirayı karşılamaya bile yetmeyen asgari ücretin, görünen o ki yeni yılda artık gıda, giyim, ulaşım gibi temel ihtiyaçları bile karşılamayacak, açlık sınırının çok altında kalacak; böylece enflasyonun düşmesi sağlanacak. Asgari ücretin enflasyonu artırdığı söylemi Saray’ın en büyük yalanlardan biridir.”
Asgari ücreti değil, azami kârları konuşalım!
Enflasyonu asgari ücret değil, ithalata bağımlı ekonomi ve azami kârlar artırmaktadır. Döviz kurundaki önlenemeyen artışlar, ithal girdi maliyetlerini artırdığı ölçüde patronlar tarafından fiyatlara yansıtılmaktadır. Bunun yanı sıra sayısız vergi, faturalar da maliyete yansıtılmaktadır. Artan maliyetler fiyatlara yansırken ücretlerin aynı oranda artmaması gelir dağılımını sermaye lehine bozmaktadır. Yine büyük şirketlerin kâr oranları ve bu sektörlerin ekonomideki payları incelendiğinde olağanüstü kârlar elde ettikleri ve gelir içerisinde paylarının arttığı görülmektedir. Ortada bunca veri varken asgari ücretin enflasyonu artırdığını söylemek en basit haliyle hükümetin emek düşmanı politikasına ve söylemine alet olmak anlamına gelecektir. Asgari ücretin yıl içerisinde artmadığı 2024 yılında enflasyonun ne hale geldiği ortadadır. Bu açıdan kamuoyunda kendini büyük ekonomist olarak sunanlar, yine birtakım sendika temsilcilerinin ve siyasetçilerin bu söylemi adeta bir turnusol görevi görmektedir. Dolayısıyla asgari ücret konuşulduğu kadar artık azami kârların da konuşulması gerekiyor.
İşsizlik asgari ücretten değil, AKP yüzünden artıyor
Asgari ücret artışının işsizliği artırdığı söylemi de aynı zihniyetin yalanlarından biridir. Asgari ücret bu yıl artmamasına rağmen işsizlik TÜİK verilerinde dahi hala yükselmektedir. Üstelik bu verilerde “iş aramaktan umudunu kesenler” ile yine TÜİK’in dahiyane formülleriyle bu verilere dahil edilmeyen milyonlarca insan yer almamaktadır. Dolayısıyla asgari ücreti işsizliği gerekçe sürerek artırmamak, işsizlik sorununa çözüm olmayacağı gibi asgari ücretlilerin yoksulluğunu da gün geçtikçe derinleşecektir. Böylece asgari ücretlilerin çalışma motivasyonu ve yine o büyük ekonomistlerin sürekli vurguladığı verimlilik de düşmeye devam edecektir. İşsizliği artıran AKP’nin ekonominin yapısal sorunlarına çözüm üretmek bir yana, adeta krizi fırsata çeviren, rantçı ve soyguncu anlayışıdır. Torpil düzeniyle, adaletsiz vergi sistemiyle, ekonominin hiçbir şekilde öngörülebilir olmadığı bu düzenin baş sorumlusu AKP’dir.
Tek adam rejimi emeğin milli gelirdeki payını her yıl daha da azalttı
Özellikle 2018 sonrası Tek Adam Rejimi’ne geçişle birlikte Saray’ın işçiler, çalışanlar lehine herhangi olumlu bir karar almasının mümkün olamayacağına sayısız kez tanık olduk. Yasa değişikliklerinden Erdoğan’ın grev yasaklayan kararlarına kadar tüm bu süreçte emeğin milli gelirdeki payı her geçen yıl daha da azaldı. Siyasi tarihimiz emeğin hak ettiği değeri gerçek anlamıyla mücadele ettiğinde aldığını göstermektedir. Asgari ücret başta olmak üzere ücretlerin insan onuruna yakışır bir düzeye gelmesi, çalışma koşullarının iyileşmesi, gelir dağılımı adaletsizliğinin giderilmesi işçilerimizin eylemselliğiyle mümkün olacaktır. Biz CHP olarak çalışanlarımızın sesi olmaya devam edeceğiz.
 

Bakmadan Geçme