Gölbucaklı 'Yoksulluk kaderimiz oldu'

Gölbucaklı, ülke gündemini değerlendirildi..

Memleket Partisi Merkez İlçe Başkanı Hacı Gölbucaklı gerçekleştirdiği basın açıklamasında, ülke gündemine dikkat çekti. 

Memleket Partisi Merkez İlçe Başkanı Hacı Gölbucaklı parti binasında gazetecilere yaptığı açıklamasında, market fiyatları, olası deprem riski, doğalgaz fiyatları, mülteci sorunu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

“Bu kişisel egonun son noktasıdır”

Gölbucaklı, market fiyatları ile ilgili muhalefete de seslendiği konuşmasında; “Bildiğiniz gibi Türkiye’de her şey bir talimata bakıyor. Market ürünlerinin fiyatlarının düşürülmesi için Cumhurbaşkanı marketleri tehdit etmiş, ceza keserim demişti. Olmadı, fiyatlar düşmedi. Şimdi başka bir talimat veriyor. “Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde kırmızı ette yüzde 35 ve 40 çeşit üründe indirime gidilecek” diyor. Böylece vatandaşı koruduğunu iddia edip, sözde marketlere ayar veriyor. Yani “tribünlere oynuyor”. Toplumu kutuplaştırdığı gibi piyasayı da kutuplaştırarak, haksız rekabet yaratarak sorunu çözmüş gibi yapıyor. 

Bu bize 20 yıldır ülkeyi yönettiğini iddia eden AKP’nin ekonomi politikasının aslında basit bir talimat politikasından ibaret olduğunu gösteriyor ve bu talimatlar sorunları çözmek bir yana daha da derinleştiriyor. Bir taraftan da alışverişe gidenler; “Bu indirim mi şimdi” diyerek isyan ediyor. Çünkü indirimin adı var ama kendi yok. Talimatla atanan Başkanlar, talimatla belirlenen maaşlar, ücretler, talimatla düşürülmeye çalışılan fiyatlar, hatta talimatla söndürülen yangınlar! İstanbul’da bir hastane yangını bile Cumhurbaşkanı talimatıyla söndürülüyorsa vay halimize. Bu nedir biliyor musunuz? Bu Türk milletinin aklıyla dalga geçmektir. Bu kişisel egonun son noktasıdır. Bu AKP’nin ve AKP’nin yarattığı ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin iflasıdır. Peki, muhalefet ne yapıyor? Marketlere mektup gönderiyor. Market sahibi ve yöneticilere ürünlerdeki yüksek fiyatlar nedeniyle mektup yazarak 10 temel ürün için zam yapılmaması talebinde bulunuyor. Biz de bu olanları, iktidar ve muhalefetin oynadığı bu tiyatroyu hayretle ve şaşkınlıkla izliyoruz. İnsanın aklıyla dalga geçiyorlar. Al birini vur ötekine. Buradan parti genel başkanlarına seslenelim. Birlikte çalıştığınız uzmanlarınızı, kurmaylarınızı ve başka kimlere danışıyorsanız hepsini acilen değiştirin. Çünkü hem sorun tespitiniz hem çözüm önerileriniz baştan aşağı yanlış. Sorun marketlerde değil. Sorun tarlada, sorun merada, sorun serada. Sorun üretimde. Sorun tarladan ürünü markete getirmekte, sorun akaryakıt zamlarında.

Gölbucaklı; “Tiyatroyu bırakın”

İktidar ve muhalefet olarak Türkiye’yi el ele verip bir uçurumun eşiğine sürüklediniz. Ama biz Memleket Partisi olarak yanlışlarınızı yüzünüze haykırmaya devam edeceğiz ve insanları içi boş politikalarınızla uyutmaya ve kandırmaya çalışmanıza izin vermeyeceğiz. Tiyatroyu bırakın, politika üretin, Türkiye’nin sorunlarını çözecek politikalar. Bizim Memleket Partisi olarak bir tarım ve sulama raporumuz var. Paylaşmaya hazırız. Tüm siyasi partilere de gönderdik. Kimileriyle görüştük. Çünkü bize göre söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” Dedi. 

“Önlemler alınıyor mu?”

Gölbucaklı, konuşmasının devamında, Marmara Bölgesi için olası deprem riskine de değinerek; “17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı anıyor ve hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Deprem Türkiye’nin gerçeği ve yakın gelecekte yine Marmara Bölgesi’nde büyük bir deprem ve tsunami riskinden söz ediliyor. Peki, önlemler alınıyor mu? Bilim adamlarının söylediğine göre, İstanbul depreme hazır değil. Yapılan kentsel dönüşüm deprem odaklı değil, rant odaklı. Örneğin İstanbul’da barajlar depremde ayakta kalacak mı? Toplanma alanları yeterli mi? Bu iş sadece yapı stokuyla ilgili değildir. Kentin tüm bileşenlerinin; halk, alt yapı, çevre, ekonominin de depreme hazırlıklı olması gerekir. Bu hazırlıklar yapıldı mı? Cevap kocaman bir “hayır”. Deprem geliyorum diyor ama AKP eli kolu bağlı süreci seyrediyor.” İfadesinde bulundu. 

“Rakamların da hiçbir inandırıcılığı yok”

Gölbucaklı Türkiye gündemine ilişkin açıklamalarında Suriye politikası ile ilgilide şu ifadelerde bulundu; “AKP iktidarının izlediği “yanlış Suriye politikası” ile devam edelim. AKP’nin Suriye politikasının özü Esad’ın iktidarı bırakması ve ideolojik olarak kendisine yakın İslami referanslı grupların dâhil olduğu iktidarın yönetime gelmesiydi. Bununla birlikte Türkiye’nin kapıları Suriye’den gelen sığınmacılara sonuna kadar açıldı. Kimine vatandaşlık verildi, eğitim, sağlık, barınma hakkı verildi, iş verildi ve karşılığında da oy beklentisine girildi. Yani AKP bu stratejik dış politika konusunu yine bir iç politika malzemesi yaptı. Sığınmacılara kucak açan iktidar şimdilerde seçime bu krizin getirdiği yükten kurtulmuş olarak girmenin yollarını arıyor. Suriyeli sığınmacıların ve güvenlik sorununun oy kazandıran olmasa da oy kaybettiren bir konu olmasını istemiyor. Yani kısaca “Esed” yine oluyor Esad. Ama artık çok geç. Şu an ülkemizde hükümetin açıkladığına göre 3.7 milyon Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Sığınmacılar için 40 milyar dolar harcanıyor. Bunlardan 210 binine vatandaşlık verilmiş durumda. Ancak bu rakamların da hiçbir inandırıcılığı yok. Türkiye’de yayımlanan hiçbir veriye güvenmediğimiz gibi ne Suriyeli sığınmacı sayısına ne de vatandaşlık verilenlerin sayılarına güvenmiyoruz. Sayıların çok daha fazla olduğu iddia ediliyor.

“Türk Bayrağını yakıyorlar”

Türkiye hem Esad rejiminden kaçıp gelenlere kapılarını açıyor hem Suriye’de kalanlara, bir taraftan da Özgür Suriye Ordusu’nu destekliyor. Ama ne oluyor? Türkiye’nin desteklediği, maaşını ödediği Özgür Suriye Ordusu Ankara-Şam görüşmesini protesto için bayrak yakıyor. Bayrak bir milletin varlığının ve bağımsızlığının sembolüdür. Bayrak bir milletin şerefidir, namusudur, onurudur. Bayrak yere düşürülmez, bayrak indirilmez, atılmaz, yırtılmaz, bayrak yakılmaz! AKP’nin desteklediği kucak açtıkları bugün Türk bayrağını yakıyor ve Türkiye’nin itibarını zedeliyorsa bunun sorumlusu tamamen AKP’nin kendisidir ve hesabını Türk milletine vermelidir. Her alanda Türkiye’yi itibarsızlaştırmanın bedelini ödemelidir. Diplomatik yollarla çok önce çözülmesi gereken bu sorunu şimdi seçimler yaklaştığı için çözmeye niyetliler. Tekrar söyleyelim! Geç kaldınız! Artık yaptığınız yanlıştan dönmek için çok geç. Bizim sorumluluğumuz ise vatandaştan esirgeyip Suriyeli sığınmacılara verdikleriniz için, şanlı Türk bayrağının yakılmasına sebep olduğunuz için sizi bu sandıkta göndermek.”

“Artık bırakmanın vakti”

Gölbucaklı’nın ele aldığı bir diğer konu ise Bartın’ı da çok yakından ilgilendiren ve Filyos’ta çıkarılmaya başlanan doğalgaz oldu. Gölbucaklı çıkarılacak olan doğalgazın Türkiye ekonomisine bir katkısı olmayacağını iddia ederek; “Gelelim başka bir konuya; doğal gaz konusuna. Cumhurbaşkanı yine yeni müjde verdi. Doğalgaz müjdesi ve  “Doğalgazı çıkarttığımız andan itibaren bu ülke bambaşka olacak.” dedi. Ne çok müjde duydu bu kulaklar 20 yılda. Ama geldiğimiz nokta belli. Türkiye iflasın eşiğinde! Tahmini rezerv 540 milyar metre küp civarındaymış. Keşke olsa. Ama bilemiyoruz. Sonuçta verdikleri hiçbir rakamın, verinin, istatistiğin bir güvenirliği yok. Peki, doğal gaz çıkartılması, Türkiye’yi getirdikleri uçurumun kenarından kurtarır mı? Doğal gazı olan diğer ülkelere bir bakalım. İran’da 34 trilyon metreküp, Nijerya’da 5.3 trilyon metreküp, Cezayir’de 4.5 trilyon metreküp kanıtlanmış doğal gaz rezervleri var. Bu ülkelerin ekonomilerinin iyi olduğunu söylemek mümkün mü? Değil. Venezuela ise dünyada en çok petrol rezervine sahip ülke ama aynı zamanda dünyanın kötü ekonomileri arasında sayılıyor. Ayrıca bu ülkelerin hiç birinde refah seviyesi yüksek değil, bireylerin alım gücü düşük, adil kaynak dağılımı yok, adalet yok, yargı bağımsızlığı yok. Yani dememiz odur ki; doğal gaz çıkacak sıkıntılar bitecek, Türkiye aydınlığa çıkacak yalanına bizim karnımız tok. Merkez Bankası bağımsız olmadan, yargı bağımsızlaşmadan, gelir dağılımında adalet sağlanmadan düzlüğe çıkmanın imkânı yok ki, onu da AKP beceremez, 20 yılda da gördük. Yaparsa Erdoğan yapar dediler. Yapamadı, beceremedi. O zaman artık bırakmanın vakti.” Dedi. 

“Sefalet endeksimiz süratle artıyor”

Gölbucaklı konuşmasının devamında, Türkiye’nin sefalet endeksinin hızla arttığını ifade ederek; “Yoksulluk kaderimiz oldu. Uluslararası Kredi derecelendirme Kuruluşu Moddy’s Türkiye’nin Kredi Notunu B2’den B3’e düşürdü. Sebep; Türkiye’nin ödemeler dengesi üzerindeki artan baskılar ve Türkiye’nin döviz rezervlerinin daha da azalması riski. Yani diyor ki yatırımcıya Türkiye güven veren bir ülke değil, yatırım yapmayın. Kredi verecekseniz faizi diğer demokratik ülkelere verdiğiniz gibi yüzde 2’den yüzde 3’ten değil, yüzde 13’ten yüzde 14’ten hesaplayın. Çünkü Türkiye aldığı borcu ödemeyebilir. Bu uluslararası alanda Türkiye’nin resmidir. Türkiye’yi getirdikleri durumun resmidir. Bununla birlikte bir alanda hızla yükseliyoruz. Sefalet yani mutsuzluk endeksimiz süratle artıyor. Göstergesi ne? Yüksek işsizlik, yüksek enflasyon!  Türkiye'de sefalet endeksi 84,4 ile son 25 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Düşük ve orta gelir grupları büyük bir yoksulluk yaşıyor. Çünkü gelir dağılımında adalet yok. Tüm bunların yanında Türkiye büyük bir döviz krizi baskısıyla karşı karşıya. Peki, ne olacak? Türkiye borç yükümlülüklerini finanse edemeyecek, vadesi geldiğinde uluslararası bankalar bugünkü koşullarda borçları döndürmeyecekler ve bir tür IMF programı gündeme gelecek. AKP seçim öncesi IMF’in kapısını çalmayacak ama seçimi kim kazanırsa kazansın IMF’in kapısına gidecek.” Dedi. 

“Mutlu şarkı söyleyen gençlere tahammülünüz yok”

Gölbucaklı son olarak ise festivallerin neden iptal edildiğini soraguladığı konuşmasında; “Siz bu gençlerle neden uğraşıyorsunuz? Festivalleri, konserleri, 01.00’dan sonra müziği neden yasaklıyorsunuz? Sizin özgürlüklerle derdiniz ne? Zeytinli Rock Festivali’ni neden yasakladınız mesela? Çünkü beyninizi örümcek ağı bağlamış. Çünkü mutlu, şarkı söyleyen gençlere tahammülünüz yok. Yazık sizin zamanınızda doğan bebeklere, çocuklara, zamane gençlerine. Gözlerini sizin iktidarınıza açanlara yazık. Biz Memleket Partisi olarak gençleri kucaklıyoruz, onlara sımsıkı sarılıyoruz ve diyoruz ki size özgürlüğünüzü geri vereceğiz! Konser alanlarında, festivallerde o coşkuyu birlikte yaşayacağız, birlikte şarkı söyleyeceğiz! AKP’yi de birlikte göndereceğiz, bu ampulü bir daha yanmamak üzere birlikte söndüreceğiz. Umarız 15 Ağustos Pazartesi günü 21. yaş gününü kutlayan AKP’nin iktidar olarak kutladığı son doğum günü olmuştur. Bu temenniyle konuşmamı sonlandırıyor, herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” İfadesinde bulundu. 


 

Bakmadan Geçme