Düzce Üniversitesi sulak alanda bilimsel çalışma yapıyorlar
Düzce Üniversitesi Süs ve Tıbbi Bitkiler Üretim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSTIBAM) Müdürü Prof. Dr. Necmi Aksoy İnsanlar tarım, turizm alanlarında geçimlerini sağlamak için sulak alanlara bağımlıdır. Yaklaşık her 8 kişiden 1'i geçimini sulak alanlardan gıda, su temini, ulaşım ve eğlence gibi yollarla sağlamaktadır dedi.
DÜZCE(İHA) – Düzce Üniversitesi Süs ve Tıbbi Bitkiler Üretim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSTIBAM) Müdürü Prof. Dr. Necmi Aksoy "İnsanlar tarım, turizm alanlarında geçimlerini sağlamak için sulak alanlara bağımlıdır. Yaklaşık her 8 kişiden 1’i geçimini sulak alanlardan gıda, su temini, ulaşım ve eğlence gibi yollarla sağlamaktadır" dedi.
DÜSTIBAM, Düzce Üniversitesi Süs ve Tıbbi Bitkiler Botanik Bahçesi’nde (DÜSTBB) ve Düzce Üniversitesi Orman Fakültesi Herbaryumu’nda (DUOF) Düzce ili ve Batı Karadeniz Bölgesindeki sulak alanlarda bilimsel çalışmaları sürdürmekte. Özelikle sulak alan ekosistemlerinde yok olma riski taşıyan endemik ve nadir bitki türleri DUOF Herbaryumu’nda kayıt altına alınmakta, endemik ve nadir türler başta olmak üzere, antropojenik etkilerle sulak alanları işgal eden yabancı bitki türlerinin popülasyon izlemeleri yapılmakta.
DÜSTBB Batı Karadeniz Bölgesi’nin en önemli bitki biyolojik çeşitlilik merkezlerinden biri olan ve Düzce’nin kalbinde bulunan Efteni Gölü başta olmak üzere diğer sulak alanlarda bulunan endemik ve nadir bitki türleri için Ex situ koruma çalışmaları yapılmakta. Düzce ilinin ekolojik coğrafyasına ve topoğrafyasına benzer bir şekildeki yapısıyla, DÜSTBB Botanik Bahçesi’nde, Efteni Gölü’nü temsil eden gölet, sucul bitkiler, şelaleler ve nemli dere vejetasyonu temsil eden bahçe alanlarında koruma ve sergi çalışmaları sürdürülmektedir.
"Ortak geleceğimiz için sulak alanları korumak"
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan DÜSTIBAM Müdürü Prof. Dr. Necmi Aksoy, "2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü kutlaması için Dünya Sulak Alanlar resmi sitesinde 2025 yılı ‘Ortak Geleceğimiz İçin Sulak Alanları Korumak’ olarak belirlenmiştir. Bu yılın teması iki anahtar kavram etrafında şekilleniyor: birliğimiz ve geleceğimiz. Bu zengin biyolojik çeşitliliğe sahip, üretken ekosistemlere değer vererek, onları koruyarak ve onlar adına harekete geçerek birlikte ortak geleceğimizi ve refahımızı güvence altına alabiliriz. Hepimiz, her yerde, tüm insanların sulak alanların sağladığı yaşamı sürdürme hizmetlerinden yararlanmaya devam edebileceği bir dünya istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Aksoy, açıklamasına şöyle devam etti; "Tüm insanların sulak alanların sağladığı yaşamı sürdürme hizmetlerinden yararlanmaya devam edebileceği bir gelecek hayal ediyoruz. Bu muhteşem habitatları koruyarak biyoçeşitliliği koruyor, iklim direncini artırıyor ve insan sağlığını, ekonomik refahı ve kültürel mirası destekleyen kritik ekosistem hizmetlerini güvence altına alıyoruz. İnsan toplumları gezegenimizin sulak alanlarıyla karmaşık bir şekilde bağlantılıdır. Bu paha biçilmez ekosistemler dünya üzerindeki varlığımızı mümkün kılmaktadır. Dünyanın sulak alanlarını korumaya yönelik kararlı taahhüdümüze hep birlikte katılalım. Sağlıklı sulak alanlar, sağlıklı insan ve toplum oluşturur. Sulak alanlar refahımızın merkezinde yer alır. Temiz su ve gıda sağlayarak, bizi aşırı hava olaylarından koruyarak ve çok sayıda başka ekosistem hizmeti sağlayarak, sağlıklı sulak alanlar refahımızı destekler."
Necmi Aksoy, "Sulak alanlar dağları okyanuslara bağlar, ulusal sınırları aşar, farklı habitatları birbirine bağlar ve türlerin hareketini kolaylaştırır. Genetik çeşitliliği ve sağlıklı popülasyonları korumak için hayati öneme sahiptirler. Aslında sulak alanlar, yalnızca belirli sulak alan habitatlarında ve başka hiçbir yerde hayatta kalamayan birçok nesli tükenmekte olan, tehdit altındaki ve endemik türler de dahil olmak üzere bilinen tüm bitki ve hayvan türlerinin yüzde 40’ını desteklemektedir. Sulak alanlar, insan toplumlarının gelişebilmeleri için doğayı sürdürülebilir bir şekilde kullanmalarını sağlayan uzun süredir devam eden kültürel değerler ve uygulamalarla bağlantılıdır. Bu kültürel uygulamalar ve gelenekler, dünyadaki sulak alanların korunması ve akıllıca kullanımının güvence altına alınmasında önemli bir rol oynayabilir. İnsanlar tarım, turizm alanlarında geçimlerini sağlamak için sulak alanlara bağımlıdır. Yaklaşık her 8 kişiden 1’i geçimini sulak alanlardan gıda, su temini, ulaşım ve eğlence gibi yollarla sağlamaktadır. Sulak alanların her zaman içilebilir su, biyolojik çeşitlilik, gıda ve diğer birçok fayda sağlamasını temin ederken insanları iyi bir yaşam sürmeleri için güçlendirmek birbiriyle çelişen hedefler olmak zorunda değildir. BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, yoksulluğun azaltılmasının sulak alanlar gibi ekosistemleri korumamızı ve restore etmemizi gerektirdiğinin altını çizmektedir. Sulak alanlar fırtına dalgalarının, sellerin ve kuraklıkların etkisini azaltarak doğal afetlere karşı koruma sağlar. Doğal afetlerin yüzde 90’ından fazlası suyla ilgilidir. Sulak alanların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve halihazırda bozulmuş olanların restore edilmesi, doğal afetlerin etkisini azaltmaya ve uzun vadeli iyileşmeyi desteklemeye yardımcı olabilir" sözleriyle açıklamalarını sonlandırdı.