DEVA PARTİSİ GENEL BAŞKANI BABACAN:
Bartınlı esnafımız da zor durumda...
BABACAN: “YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPMANIN ZAMANI GELDİ”
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan partisinin Bartın 1. Olağan İl Kongresinde yaptığı konuşmada, “Bugünkü iktidar, halkımızı yoksullaştırdı. Bu ülkenin kazandığı, Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın biriktirdiği ne varsa hepsini tüketti. Ben ve arkadaşlarımın canla başla güçlendirdiği ekonomiyi zayıflattı. Ülkemizi yönetenler, büyük bir yoksul kesim oluşturdu. Hayat pahalılığının, işsizliğin, yatırımların azalmasının tek bir nedeni var: kötü yönetim.” Diye konuştu.
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan partisinin Bartın 1. Olağan İl Kongresine katılmak üzere Bartın’a geldi. Kültür Merkezinde gerçekleşen kongreye çok sayıda partili ve vatandaşın yanı sıra siyasi parti temsilcileri ile STK temsilcileri katıldı. Kongrede tek liste ile seçime gidildi. Mevcut Başkan Ali Yıldırım güven tazeleyerek yeniden DEVA Partisi Bartın İl Başkanlığına seçildi.
Yeni bir başlangıç yapmanın zamanı geldi
Demokrasi ve Atılım Partisi DEVA Genel Başkanı Ali Babacan kongredeki konuşmasında, “Damla damla tüm Türkiye’ye umut oluyoruz. Deva partisi, ülkenin her yanında filizleniyor. Türkiye, geçtiğimiz yüz yılda büyük başarılara imza attı. Savaşlarla yıkılmış bir ülkeden genç bir demokrasi kurduk. Her alanda ülkemizi ileriye taşıdık. Ama bu yüzyılda büyük acılar da yaşadık. Türkiye’de herkes bir kere düşman, herkes bir kere üvey evlat, herkes en az bir kere mağdur oldu. Adeta acılarımızda eşitlendik. Biz DEVA Partisi olarak açıkça söylüyoruz ki artık hiçbir sorunumuza çare olmayan eski hesaplaşmaları, eski kavgaları arkada bırakıp, yeni bir başlangıç yapmanın zamanı geldi. Geçmişi doğrularıyla da ve yanlışlarıyla da artık değiştirmeyiz. Hiçbirimiz geçmiş üzerinde uzlaşmak zorunda değiliz. Ama yarınlar bizim elimizde. Yarınları, hepimizin ortak yarını yapabiliriz. Türkiye’nin yüzünü geçmişten bugüne ve yarına çevirebiliriz. Bu bizim elimizde. Kimliği, inancı, ideolojisi her ne olursa olsun; Türkiye’nin hangi yöresinden gelirse gelsin herkesi, özgürlük, adalet, ehliyet, fırsat eşitliği, şeffaflık, hesap verebilirlik ilkeleri etrafında yeni bir toplumsal sözleşmede buluşturabiliriz. Artık, konuşmaktan, fikirlerden, farklı kimliklerden, dünyadan, gelecekten korkmayan cesur, özgür ve zengin bir Türkiye istiyoruz. İstiklal Marşı’nın girişinde söylendiği gibi; Korkma Türkiye! Daha zor şartlarda, 1923’te cumhuriyeti kurduk, 1950’de demokrasiye doğru adım attık. Bir kere daha yapabiliriz! Kimsenin korkuyla başını önüne eğmeyeceği, kimsenin korkuyla fikrini söylemekten kaçınmayacağı, kimsenin korkuyla hakkını aramaktan vazgeçmeyeceği bir ülkeyi hep beraber inşa edebiliriz! Her an, her dakika korku pompalayanlara inat biz umudu yaymaya devam edeceğiz. Umudu güçlendireceğiz. Çünkü bu topraklar bunu başarabilir. Biz bunu başarabiliriz. DEVA Partisi bunu başarabilir. DEVA Partisi hazır.” Dedi.
Her 3 kişiden biri işsiz
Mevcut iktidarın halkı yoksullaştırdığını da söyleyen Babacan, “Bugünkü iktidar, halkımızı yoksullaştırdı. Bu ülkenin kazandığı, Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın biriktirdiği ne varsa hepsini tüketti. Ben ve arkadaşlarımın canla başla güçlendirdiği ekonomiyi zayıflattı. Ülkemizi yönetenler, büyük bir yoksul kesim oluşturdu. Hayırlı hiçbir göstergede rekor kıramazken Türkiye gelir adaletsizliğinde rekor kırıyor. İşsizlikte rekor kırıyor. Çok üzülüyoruz arkadaşlar. Türkiye OECD ülkeleri arasında gelir dağılımı en bozuk 3’üncü ülke oldu. Her 3 kişiden biri işsiz. Her 3 gencimizden biri ne işte ne de okulda. Türkiye’deki çocuk yoksulluğu da OECD ülkelerinin yaklaşık iki katı. Nüfusun %71 gibi yüksek bir oranı borç ve taksit ödüyor. Avrupa Birliği tanımlarına göre ülkemizde 17 milyon yoksul bulunuyor. Yani nüfusumuzun tam beşte biri yoksul. Bu ülke, bu çağda, böylesi bir coğrafi konumda, böyle genç bir nüfusla yoksulluğa nasıl mahkum edilir? Diyorlar ki “dış güçler yüzünden ekonomimiz iyi değil.” Apaçık adını koyalım arkadaşlar. Hayat pahalılığının, işsizliğin, yatırımların azalmasının tek bir nedeni var kötü yönetim.” Şeklinde konuştu.
Sizin vergilerinizle sosyal yardım yapılıyor
Babacan konuşmasına şu şekilde devam etti; “Amerika’daki seçim sürecinde gelişmekte olan ülkelerin paraları değer kazanırken Türk Lirası dolara karşı hâlâ değer kaybediyor. Asgari maaşla insan onuruna yaraşır şartlarda 1 ay yaşamak mümkün değil. Dostlarım, bu tutarlar ailelerin geçinemediğini gösteriyor, çocukların bu gelirlerle iyi eğitim alamayacağını gösteriyor, iyi beslenemeyeceğini gösteriyor. Pandemi döneminde 1.000 TL gibi sosyal yardımlarla vatandaşa yoksulluk reva görüldü. Bir de bu yardımları lütuf gibi yapıyorlar. Sosyal yardıma ihtiyacı olan vatandaşlarımız varsa, bu onların hakkıdır. Vergi ödüyorlar. Şu ışıkları yakarak TRT’ye vergi ödüyoruz ama TRT sadece tek bir partinin yayın organı haline geldi. Böylesine bir çarpıklık var. İktidar partisinden alınan vergilerle olsa anlarım da, hepimiz ödüyoruz. Hiç utanmıyorlar. O yardımların hepsi sizlerin vergileriniz sevgili dostlar. Sizin vergilerinizle sosyal yardım yapılıyor. Paketlerin üzerine yapıştırdıkları parti logosu bile sizin vergilerinizle ödeniyor. Hem yönetemiyorlar hem halkımızın onuruyla oynuyorlar. Halkımızın onuruyla oynamayın. Önce yoksulluğa mahkum edip sonra lütuf gibi yardımlardan söz ediyorlar. Sosyal yardımlar bile objektif kriterlere göre değil, siyasi tercihlere göre dağıtılabiliyor. Sosyal yardımlar; partilerin veya birilerinin reklamını yapacağı şeyler değildir. Sosyal yardımlar, sosyal devlet olmanın zorunluluğudur. Alınan vergilerin hepsinin gerçek sahiplerine paylaştırılmasıdır. Ama arkadaşlar, üzülerek söylüyorum ki bu yönetim anlayışı ile daha iyisini görmemiz mümkün değil.
Yoksulluğu ortadan kaldıracak politikalar uygulayacağız
Bu sosyal yardımlar kendileri giderse yok olacakmış gibi, artık verilmeyecekmiş gibi hava oluşturmaya çalışıyorlar. Öyle bir şey yok. Kimse bundan korkmasın. Biz tam tersine sosyal yardımları hak temelli bir sisteme oturtacağız. Bu yardımlar devletin iktidar partisinin lütfu değil, vatandaşımızın zaten hakkıdır ve biz onu yerine getirmek için yardım yapacağız. En önemlisi vatandaşlarımızı sosyal yardım alma durumundan çıkarıp, iş bulmalarını sağlamak. Kendilerini geçindirecek gelir sağlamalarını temin etmek. Yani sosyal yardıma muhtaç olan vatandaşlarımızın sayısını azaltıp, toplumun tüm kesimlerinin belli bir refah seviyesine ulaşmasını sağlamak. Bu tablo şu andaki hükûmetin işine geliyor olabilir. “Bizim desteğimizle, kolilerimizle geçinen vatandaş sayısı çok olursa, onlardan garantili oy alırız, iktidarı sürdürürüz” gibi bir hesapları olabilir. Düşünmesi bile ürkütücü. Biz, sosyal yardımları “siyasi rant” alanı olarak görmeyiz, görmeyeceğiz. Sosyal yardımları hak temelli bir yaklaşımla ele alacağız. Biz DEVA Partisi olarak; İnsan onuruna yakışmayan bu yoksulluğu ortadan kaldıracak politikalar uygulayacağız. Sosyal yardımları objektif kriterlere göre ve hak temelli yapacağız. İhtiyaç sahiplerini kendimiz gidip bulacağız ve destek olacağız, onların talep etmesini beklemeyeceğiz. Aile odaklı bir yaklaşımla bu sistemi kuracağız. Devletin parasını israf etmeyeceğiz, halkımızın hak ettiği refah seviyesine ulaşması için kullanacağız. Biz halkımızı sadece sosyal yardımlarla yönetme gayesinde olanlardan değiliz. Biz, oluşturacağımız yeni sosyal yardım ve hizmetler sistemiyle ülkemizi güçlü ve bütüncül bir yapıya kavuşturacağız. Bu yeni sistemle birlikte; sosyal yardım, sosyal hizmet, sosyal sigorta ve istihdam hizmetlerinde entegrasyonu sağlayacağız. Böylece bireyi ve aileyi yoksulluk sarmalından kurtaracağız. Yoksulluğu bu ülkenin kaderiymiş gibi gösterenlere inat halkımızı zenginleştireceğiz.
Bartın’ın işsizlik sorunu var
Biz Bartın’ın sorunlarını biliyoruz, görüyoruz, dinliyoruz. Az evvel de bahsettim. Ülkemizde işsizlik can alıyor. Bu sorun ne yazık ki Bartın’ı da etkiliyor. Bartın’ın işsizlik sorunu var. Bartın bu nedenle sürekli göç veriyor. Bartın’da yeni iş sahaları oluşturmamız gerekiyor ki bu soruna bir çözüm bulalım. Ama bunu yapmamız için öncelikle güven ortamını tesis etmemiz gerekiyor. Güven ikliminin olmadığı yerde yatırım olmaz. Yatırımın olmadığı yerde de işsizlik artar. İşsizlik varsa, huzursuzluk vardır. Bunalım vardır. Depresyon vardır. Çaresizlik vardır. Gençlerinin göç ettiği bir şehir olmak Bartın’ın kaderi değil. Bakın, ben ve arkadaşlarım ekonomi yönetimindeyken işsizlik oranını üç yılda tam beş puan düşürdük. Düşünün, hem halihazırda iş arayanlara iş bulduk, hem de her yıl mezun olan milyonlarca gencimize iş imkanı tanıdık. Ülkemizde yatırımcı var, verimli topraklar var, zeki, çalışkan gençler var. Gerekli her şey var. Ama ülkeyi yönetenler toparlamayı beceremiyor. Biz, ekonomimizi yeniden ayağa kaldırarak işsizlikle mücadele edeceğiz. Biz Bartınlı gençlerimizin hayallerini uzak diyarlara götürmemesi için çalışacağız.
Bartınlı esnafımız da zor durumda
Bartın ekonomisinin can damarı turizm. Bu şehrin turizm potansiyelini layık olduğu en üst seviyeye taşıyacağız. Küre dağlarıyla çevrili bu nefis coğrafyayı her yıl daha fazla insanın görmesi gerekiyor. Burada çok ciddi bir kültür turizmi var. Tarih turizmi var. Doğa turizmi var. Deniz turizmi var. Kış turizmi var. Bartın’ın lezzetli mutfağı var, geleneksel el sanatları var, tarihi evleri var. Şu Amasra’ya bir bakın. Fatih Sultan Mehmet, Amasra’ya baktığında dünyanın gözünü görmüştü, değil mi? “Çeşmi cihan” demişti. Amasra; müzesiyle, kalesiyle, Kuş Kayası yol anıtıyla gerçek bir turizm kenti. Sadece Türkiye değil, tüm dünyanın gözdesi olabilecek bir kent Bartın. Bartınlı esnafımız da zor durumda. Pandemi döneminde siftah yapılmadı, cepler boş kaldı ama su, elektrik, doğalgaz ve kiralar işlemeye devam etti. Gelişmiş ülkeler vatandaşlarına karşılıksız destekler verirken, bizim esnafımıza borç reva görüldü. Bizim halkımız kredilerle geçinmeye çalıştı. Şimdi taksitler üst üste geliyor. Nasıl ödenecek? “İstesek doları düşürürüz” diyor ya hani birileri, belli ki istemiyorlar. Belli ki halkın fakirleşmesine razılar.
Bu düzene son vereceğiz
Bartın’da Filyos liman projesi var meşhur. Biliyorsunuz. Sürekli gündemde, sürekli şov yapılıyor ama proje yerinde sayıyor. Laf var, laf çok, icraat yok. Olimpiyatlarda laf üretme yarışması yapsalar, epey madalya kazanır şu andaki hükûmet. Laf üretmekte iyiler. Belli bir medya desteği de var yanlarında. Kimisine havuç, kimisine sopa, ne çalışıyorsa. TRT’de olduğu gibi, medyanın gücünü tek bir parti için kullanıyorlar. Laf üretiyorlar ama icraat var mı? Yok. Mazeret var. Dış güçler, lobiler, şunlar bunlar… Başarılı bir şey olursa, ki o da çok azaldı, “biz yaptık”. Başarısızlık olunca, falanca lobi, filanca lobi, dış güçler, iç güçler, şu bu. Hep mazeret, hep laf. Olmaz arkadaşlar. Biz bu düzene son vereceğiz.
Bartın’ın atılıma ihtiyacı var
Bartın halkının kentini ne kadar çok sevdiğini, eşsiz doğasına nasıl sahip çıktığını biliyoruz. Biz çevre politikalarımızı, doğayla uyumlu hareket etmeyi parti programımızda da yazdık. Canlı ve cansız tüm varlıkların haklarını koruyoruz. Çevre duyarlılığı aynı zamanda nesiller arası adalet için de çok önemlidir. Tarihten miras aldığımız değerlerimizi sonraki kuşaklara taşıyabilmenin bilinciyle hareket ediyoruz. Eğer sadece kendi neslimiz için doğal zenginliklerimizi yok edersek, gelecek nesillerin bu dünyadaki hakkından çalmış oluruz. Bu nedenle bu eşsiz doğal mirasımıza zarar vermemek zorundayız. Biz; çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakmak zorundayız. Çünkü bu dünya sadece bizim değil, henüz doğmamış çocuklarımızın da dünyası. Sadece kendimiz için değil, yarınlar için de yaşam alanlarımıza sahip çıkmak zorundayız. Doğaya zarar veren her türlü davranışı reddediyoruz. Üzerinde gemi seferleri yapılan Türkiye’nin tek ırmağı Bartın Irmağının Bartın’a yaraşır şekilde ıslahını ve çevre düzenlemesini yapacağız. Biz Bartın’ın kadınlarını, gençlerini, her bir bireyini zenginleştirmek için çalışacağız. Biz, Bartın’ı turizm ile ayağa kaldırmak için çalışmaya hazırız. Bartın’ın demokrasiye ihtiyacı var. Bartın’ın atılıma ihtiyacı var. Ama biz hazırız. DEVA Partisi hazır.
Kadınlarla birlikte mücadele ediyoruz
Biz DEVA Partisi’nin kimliğini oluştururken Türkiye için talep ettiğimiz her şeyi burada uygulamaya başladık. Yönetim için itiraz ettiğimiz ne varsa biz bunlara göre yapımızı oluşturduk. Tüzüğümüzle, etik ilkeler ve değerler yönetmeliğimizle farkımızı ortaya koyduk. Değerli arkadaşlar tüm partiler arasında en demokrat seçim usulü bizim tüzüğümüzde yazıyor. Çoğulcu, katılımcı, adil, eşit bir yapı oluşturmak için gereken her ne ise tek tek yazdık. İşte bu yüzden partimiz, kadınlar hayatın her alanında eşit imkanlara sahip olabilsin diye %35 cinsiyet kotasını tüzüğümüze yazdık. %35 bizim başlangıç seviyemiz. Parti programızda “parite” kavramına yer verdik. Yani eşit sayıda temsil. Türkiye’de ilk kez bir siyasi parti, programına parite hedefine ayan beyan yazdı. Biz kadınları geride bırakmaya çalışanlara karşı kadınlarla birlikte mücadele ediyoruz. Biz DEVA Partisi olarak “cinsiyet bazlı” bütçeleme prensipleri ile hareket edeceğiz. Çünkü kadınların karar verici noktalarda olması için bunun hayati önem taşıdığını biliyoruz. Çünkü kadınlar karar verici pozisyonlarda olmak zorunda arkadaşlar. Yine iş hayatına kadın katılımı da bizim için çok önemli. Bu nedenle kadın ve erkek arasında fırsat eşitliği ilkesini gözeten istihdam politikaları. Kadınların girişimcilik kapasitelerinin geliştirilmesi için gereken finansal desteği ve danışmanlık hizmetini sunacağız. İstihdamın önündeki en önemli problemlerden biri olan çocuk ve yaşlı bakımı için kaliteli, erişilebilir ve uygun fiyatlı bakım altyapısını oluşturmayı hedefliyoruz. Kadınların çocuk bakımı nedeniyle iş hayatından uzak kalmaması için, ücretsiz kreş uygulamasını hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
Türkiye’nin en büyük sermayesi insanı
İş hayatındaki tüm ayrımcılıklarla mücadele için gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştireceğiz. Kadına yönelik sadece fiziksel değil, ekonomik, psikolojik ve sosyal her türlü şiddete karşıyız. Şiddetle amasız, fakatsız, mücadele edeceğiz. Bir diğer mesele de dostlarım eğitim. Kadınların eğitime erişiminin öneminin farkındayız ve bu yüzden hayat boyu öğrenme süreçleri ile meslek edindirme ve teknik beceri kazandırma konusunda çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin en büyük sermayesi insanı. Petrolü, doğalgazı, yok Türkiye’nin. Biz her bir insanımızın tek tek kıymetini çok iyi biliyoruz. Ve kadınların yer aldıkları her yerde değer yarattığını, fark da çok iyi biliyoruz. Nasıl ki bir kuş tek kanatla uçamazsa toplumun da hak ettiği refah seviyesine ulaşabilmesi için iki kanada ihtiyacı var. Bir ülke ancak kadın ve erkeklerin eşit fırsatlara ulaşır ve birlikte çalışırsa gelişebilir. DEVA Partisi’nin bu ülkeyi kalkındırmak için öncelikli hedefi kadınlar ve gençler olacak. kadınların ve gençlerin ekonomik hayata katılımlarını teşvik edeceğiz. Biz kadınları; güçlü, üretken ve her alanda söz sahibi bir konuma getirmek için çalışacağız.
Çözüm haritamız belli
DEVA Partisi, kadınlarla gençlerle, çiftçilerle, emeklilerle, öğretmenlerle, işçilerle, esnafla eşitlik için, adalet için yola çıktı. Çözüm haritamız belli. Çözümün sözcüsü bizler olacağız. Ayrışmayacağız, ayrıştırmayacağız. Korkmayacağız, korkutmayacağız. Toplumu kutuplara ayırmayacağız. Hep beraber Türkiye’nin yaralarını saracağız. Biz Türkiye’nin haysiyetli insanları için buradayız.”