BU AÇIKLAMALAR ÇOK KONUŞULACAK...

Yonca Alemdar bir konuştu pir konuştu... Kimlerden nasıl yakışıksız teklif aldı... Köylerde ne ile karşılaştı... Kongre öncesinde neler yaşadı... Tehditkar mesajları kimden aldı. Neden karalama kampanyasına maruz kaldı... Kongre gününde neler oldu...

CHP Bartın İlçe Merkez Kongresi öncesinde İlçe Başkanlığına aday olan kongrede 8 oy farkla seçimi kaybeden Yonca Alemdar kongre ve seçim çalışmaları sürecinde yaşananları basın mensuplarıyla paylaştı. Kongre sürecinde bazı kanat temsilcilerinden yakışıksız teklifler aldığını kaydeden Alemdar kongrede ise Divan’ın görevini layıkıyla yerine getirmediğini iddia etti. Basın mensuplarına adeta içini döken Alemdar gelecek için ise, “Herkes bana bundan sonra ne olacak diye soruyor, sakın partiye küsme diyerek telkinlerde bulunuyor. Biz üç kuşaktır hiçbir zaman partimize küsmedik, ben ailemden böyle gördüm. Ben ve çalışma arkadaşlarım Cumhuriyet Halk Partisi için çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.

29 Aralık 2019’da gerçekleşen ve iki adayın yarıştığı CHP Merkez İlçe Kongresinde 8 oy farkla seçimi kaybeden Yonca Alemdar basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda kongre sürecine ilişkin çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Alemdar kongre öncesinde Bartın merkeze bağlı 164 köy ve mahalleden 158’ini ziyaret ettiğini, 382 kongre delegesinin nerdeyse tamamıyla birebir temasta bulunduğunu kaydederken kongre öncesinde bazı kanat temsilcilerinden yakışıksız teklifler aldığını söyledi. Alemdar gelecek hedeflerine yönelik açıklamalarda da bulunurken kongre ile ilgili olarak Divan’ın görevini layıkıyla yerine getirmediğini belirtti.

“Bartın’ı CHP’ye, CHP’yi de Bartın’a kazandıracağız”

Alemdar açıklamalarında şunları söyledi; “Ülkemizin 20yıldır yaşadığı karabasandan artık uyanmak istiyoruz. Halkımız açlık sınırında yaşıyor. Emekliler geçinemiyor, gençler iş bulamıyor. Evine ekmek götüremeyenler hayatlarına son veriyor. Doğamız, kentimiz, hayatlarımız talan ediliyor. Özgürlükler, demokrasi, Cumhuriyet, parlamenter sistem yıkım ve yok olma tehdidi ile karşı karşıya. Ülke bir şer ittifakının baskısı altında eziliyor. Ülke geneli gibi Bartın’da da halkın aşı, işi, yaşamı, huzuru cumhur iktidarının saldırısı altında, bu karabasanın bertaraf edilmesi Türkiye’de olduğu gibi Bartın’da da ancak güçlü bir CHP ile mümkün.Güçlü bir CHP hepimize baskıcı tek adam iktidarıyla mücadele gücü vermektedir. Bartın’da Partimizde çatışmalar ve parçalanmalar yaşandığı algısı oluşmuş durumda oysa Parti iç tartışmalar bize dinamizm kazandırmakta, parti içi demokrasiyi güçlendirmektedir. CHP, diğer partiler gibi biat kültürünün, tek sesliğinin hâkim olduğu bir siyasi parti değildir. Biz tartışa tartışa güçleniriz. Örneğin, soluk soluğa bir ilçe kongresinin hemen ardından Kanal İstanbul projesine karşı durmak için bütün partililer seçilen seçilemeyenler derhal bir araya geldik. Parti geleneğimiz bize çok sesliliği, tartışarak en doğru sonuca ulaşmayı, özgür iradeyi işaret eder. Bu anlamıyla İlçe Kongremizde seçilen arkadaşlar büyük bir sorumluluk yüklendi, hem parti içi demokrasinin güçlenmesi hem de çoksesliliğin sürdürülmesi için kendilerine önemli iş düşüyor. Bu vesileyle seçilen ilçe başkanımız Nazif Çomak’ı ve yönetim kurulunu tebrik eder, başarılar dilerim. Bu zorlu süreçte ilçe başkanlığımıza destek olmak için elimizden geleni yapacağımızı belirtmek isterim. Velhasıl kelam Cumhuriyet Halk Partililer olarak Bartın’ın sakini değil, sahipleriyiz. Şer ittifakını Bartın’dan gönderecek olan da bizleriz. Bartın’ı CHP’ye, CHP’yi de Bartın’a kazandıracağız!

“13 köyde üyemiz olmadığını üzülerek öğrendim”

Delege seçimlerinin hemen ardından gelen adaylık açıklamamda çoğunuz parti binamızdaydınız, basın kadar partililerin de ilgi gösterdiği bir açıklama oldu. Medyada yer alan haberlerle ve TV programıyla adaylığıma ve bana olan ilgi ivme kazandı. Bana inanan dostlarımın desteğiyle kongre çalışmalarına hız verdim. İki haftalık yoğun kongre çalışmalarında Bartın merkeze bağlı 164 köy ve mahalleden 158’ini ziyaret ettim. 382 kongre delegesinin nerdeyse tamamıyla ve bir o kadar partilimizle tanışma, görüşme şansına sahip oldum.  Kongre çalışmaları süresince sımsıcak destek mesajları, iyi dilekler yanı sıra partimizle ilgili pek çok şikâyetle ve öneriyle karşılaştım. Bartın’da 13 köyde üyemiz olmadığını üzülerek öğrendim. Köylere yaptığımız ziyaretlerde pek çok taşra delegesinin ilçe, il başkanın ismini dahi bilmediğini gözlemledim. Taşra delegelerinin sayın vekilimiz dışında başka bir CHP’li ile iletişim halinde olmadıklarını, kimle iletişim kurmaları gerektiğini bilmediklerini gördüm. Parti sorumluluğuyla tüm şikâyetleri ve önerileri partimle paylaşmak ve ilçe başkanlığımda yerine getirmek üzere not aldım. Yoğun kampanya sürecince hep iyi ki Cumhuriyet Halk Partiliyim dedim. Bana inanan, en baştan beri benimle siyasi birikimlerini paylaşan, desteğini esirgemeyen, dostlar olmasaydı bugün benim adımı konuşuyor olmazdık. Tamamen gönüllük esasıyla gerek gecesini gündüzüne katarak bana destek olan dostlar, gerekse telefonla destek olan “eski tüfekler”, iyi ki varlar.

“Karalama kampanyasıyla karşılaştım”

Kampanya sürecinde “ahlaksız teklif” olarak adlandırdığım teklifle karşılaştım. Görevden alınan eski merkez ilçe yönetimini temsilen önceki dönem ilçe başkanı Hacı Gölbucaklı benimle temasa geçti. Baştan hiçbir grubun adayı olmadığımı belirttiğim halde siyasi nezaket gereği kendisiyle görüştüm. Eskiye dayalı tanışıklığımız nedeniyle samimi havada geçen görüşmede “kendilerini görevden alan ‘darbecilere’ karşı” beni desteklemek istediklerini belirtti. Bu destek mesajı üzerine ekibimle birlikte yüz yüze ve telefon görüşmeleri yaptık. Bana gelen teklif; yönetim kuruluna 6-7 kişi, 96 kişilik delege listesinin tamamının “görevden alınan gruba” teslim edilmesi ve il başkanını “birlikte” seçilmesini, dört kurultay delegesinden ikisinin bu gruba teslim edilmesini içeriyordu. Uzlaşma olması durumunda yazılı bir protokolle durumun zapt altına alınmasını isteniyordu. Teklifin yakışıksızlığı, benim seçim çalışmalarımı yok sayması, partili delegelerin özgür iradesini küçümseyen ve hiçbir CHP’liye yakıştırmayacağım üslup nedeniyle görüşmeleri 24saat içinde kestim ve teklifi kesin bir dille reddettim. Bu reddediş ardından tehditkâr konuşmalar, asla kullanmadığım üslup ve söylemler üretilerek bir karalama kampanyasıyla karşı karşıya kaldım. Görüşmeleri kesmemin ardından, daha önce “darbeci” olarak nitelendirdikleri rakip adaya destek verileceğini beyan eden whatsapp mesajı aldım.

“Yakışıksız ittifaka kucak açtığını gördüm”

Bana yapılan ahlaksız teklifi ve yazışmaları, partimize karşı olan sorumluluğum nedeniyle en kısa zamanda Sayın İl Başkanımız Selim Karakaş ile paylaştım. Ancak il başkanımıza yaptığım bu sorumlu girişimimin yersiz olduğunu kongre öncesi idrak ettim. Bana yapılan ahlaksız teklifin, mevcut ilçe yönetimine de götürüldüğünü ve Nazif Çomak ve ekibinin bu yakışıksız ittifaka kucak açtığını gördüm. Hepinizin bildiği üzere genel seçimden bu yana “görevden alınan-Rızacı” ve “atanan ekip-Aysucu” ekiplerin arasında kıyasıya bir mücadele ve zaman zaman yıkıcı, partimize zarar verme boyutuna ulaşan bir tartışma süreci yaşanmaktaydı. Adaylık konuşmamda oluşan bu kirli ittifaka gönderme yaparak “Parti içindeki kırgınlıkları gidereceğimi, barışı sağlayacağımı ve CHP ailesini yeniden birleştireceğimi iddia ettiğimi ve bu iddiamı “görevden alınanlar” ve “atananlar” tarafları barıştırarak, seçime ortak listeyle katılmalarına vesile olduğumu belirtmiştim. Kongre atmosferinde, suçlayıcı veya saldırgan bir söylem kullanmayı uygun bulmadığımdan ancak bu kadar değinerek konuşmamı tamamlamıştım. Nazif beyin yönetim kurulu ve il delegasyonunda yer alan isimleri incelediğimde sadece “görevden alınan” ekiple değil, delege seçimlerinin son aşamasında işbirliği yaptıkları diğer bir grupla da ittifak yapıldığını da gözlemledim. Yani kısaca onlar hepsi bir, ben tek olarak yarıştım.

Seçim 1,5 saat gecikmeyle başladı

Bildiğiniz üzere Kongremiz, 29 Aralık’ta Halk Eğitim merkezi salonunda gerçekleştirildi. İl başkanlığı, yönetim kurulu, il başkanlığı seçiminde oy kullanacak üst kurul delege seçimleri blok liste şeklinde gerçekleşti. Ben ve ekibim tüzüğümüzün işaret ettiği çarşaf liste ile seçim yapılmasını istemekle birlikte blok listeyle yapılacak seçim için de hazırlığımızı yaptık. Blok listelerde kırmızı benim listem, beyaz ise rakibim mevcut ilçe başkanı Nazif Çomak’ın listesiydi. Kongreye dair ilk söylemek istediğim şey, Divan’ın kongreyi ve seçimi yönetme görevini layıkıyla yerine getirmediği olacaktır. Tüzüğümüze göre yarışan ilçe başkanı adayların, yönetim kurullarının ve il delegelerinin isimleri okunmalıydı. Oysa Divan, sadece ilçe başkan adaylarının isimlerini okudu, her iki listenin yönetim kurullarında yer alan isimleri ve il delegesi isimlerini okumadı.  Oy pusulamızda yer alan ilçe yönetim kurulu üyelerinin isimleri -tüzüğümüzün belirttiği üzere- soyadına göre alfabetik olarak sıralanmıştı. Bundan eminim çünkü oy pusulalarını tüzüğe uygun olarak bizzat kendim hazırladım. Buna rağmen Divan, alfabetik sıralamaya uyulmadığı iddiasıyla oy pusulamızın iki kez değiştirilmesi istedi ve oy pusulamız iki defa bastırılmak üzere matbaaya gönderildi. Bu mesnetsiz gerekçeler nedeniyle seçim 1,5 saat gecikmeyle başladı. Çeşitli mazeretleri olan (seyahat, hastalık, cenaze, sağlık vb) delegeler ki -sayılarının 10’dan fazla olduğunu tespit ettik- seçimin 1,5saat gecikmesi nedeniyle oyunu kullanmadan kongre salonundan ayrıldı. (Seçimi 8 oyla kaybettik) Seçimin tamamlanması sonrası oy pusulamıza yapılan itirazların gerekçesi olan soyadına göre alfabetik olarak sıralanma zorunluluğunun aslında Nazif Çomak’ın beyaz listesinde yerine getirilmediğini tespit ettik. Her iki oy pusulasını da siz basın mensuplarıyla paylaşacağım. Özellikle Divan başkan yardımcılığını yapan kongreler konusunda tecrübeli bir hukukçu olan sayın Ahmet Çavuşoğlu’nun bu mesnetsiz itirazlar, gecikme ve beyaz listedeki tüzüğe aykırı durum hakkında yeterli dikkati göstermediğini üzülerek gördük.

“İl Seçim Kurulu’na başvurumuz oldu”

Seçimin hâlihazırda gecikmiş olması ve itirazımızla daha fazla gecikmeye sebep olmamak için bu tüzüğümüze aykırı ve eşitsiz duruma itirazımızı Divan başkanlığına yapamadık. Ancak, Tüzüğümüze aykırı bir uygulama gerçekleşmesi, seçimin gecikmeyle başlaması sebebiyle Delegelerin kongre salonundan erken ayrılarak aleyhimize mağduriyet yaşanması nedeniyle kongrenin ertesi günü Bartın İl Seçim Kurulu’na bir başvurumuz oldu. Seçim kurulu itirazımızı haklı bulmakla birlikte sorumluluğun ve karar yetkisinin Divan Başkanlığında olduğunu belirtti. Divan başkanlığının ve özellikle divan başkan yardımcılığı yapan hukukçu üyenin kongre ve seçim sürecinde gerekli hassasiyeti göstermediğini, yukarıda belirtilen konularda eksik ve ihmalkâr (hatta yanlı) davrandığını ve seçimi 8 oyla kaybetmemize sebep olduğuna inanıyorum.  Olağan ilçe kongremizde 384 kayıtlı delegeden 294’ü oy kullandı, 100’e yakın partili kongreye katılmadı ve/veya oy kullanmadı.

Nazif Bey 151, ben 143 oy aldım

İlçe başkanlığı yarışını ben kaybetmedim. Oy kullanan delegelerin %50’si beni ve yönetim kuruluma teveccüh gösterdi. Kongre sürecinde herhangi bir ahlaksız teklife kanmadım, kirli ittifaklara yeltenmedim. İttifak yapanlar hepsi bir, ben tek olarak yarıştım. Ailemin veya benim adımı lekeleyecek herhangi bir girişimde bulunmadım. Sadece çalışmamla değil ahlaksız tekliflere yanaşmayarak da bu yarıştan tertemiz çıktım, alnım ak, başım dik! Herkesin gözünün içine bakabiliyorum. Bu süreçte kaybetmiş olduğumu düşünmediğim gibi, Partim ve kendim için yukarıda belirttiğim kazanımlar elde ettiğimi düşünüyorum.

“Çalışmaya devam edeceğiz”

Biraz önce belirttiğim gibi kongrede kaybedenin ben olduğumu düşünmüyorum. Kongreye katılan delegelerinin yarısı bana inandı güvendi, merkezden köylere 143 delege bana ve yönetim kuruluma oy verdi. 143 sayısı, oy veren delegelerin yarısına tekabül ediyor. Ben bu güveni boşa çıkartmayacağım, çıkartamam. Herkes bana bundan sonra ne olacak diye soruyor, sakın partiye küsme diyerek telkinlerde bulunuyor. Biz üç kuşaktır hiçbir zaman partimize küsmedik, ben ailemden böyle gördüm. Ben ve çalışma arkadaşlarım Cumhuriyet Halk Partisi için çalışmaya devam edeceğiz. Delegelerin bize verdiği vazife ve sorumlulukla -koltuk sevdası için değil- partimizin daha yükseğe çıkması için daha büyük bir şevkle çalışmaya devam edeceğiz.  İlçe başkanlığı yarışında partililerimiz, delegelerimiz bana CHP içinde siyaset yapmam için güvendi, barıştan uzlaşıdan yana bir mesaj verdi ve çok sıcak bir “hoş geldin” dedi bana da cevaben “hoş bulduk” demek düşer. Dediğim gibi herkes bana bundan sonra ne olacak diye soruyor. Bana herkes il başkanlığı ile ilgili sorular soruyor. Ben seçimi kaybettim, il delegesi seçilemedim yani il başkanlığı seçiminde oy kullanamayacağım. Yeni dönem için il başkanını, il yönetim kurulunu ve disiplin kurulunu seçecek olanlar Bartın ilçe kongresinde seçilen 96 değerli CHP delegesi ve önümüzdeki günlerde diğer ilçe kongrelerinde seçilecek delegelerdir. (Amasra 14, Ulus 11, Kurucaşile 8) İl başkanlığı için kimlerin yarışacağını ya da kimlerin aday olacağını bilmiyorum. Özetle bu anlamıyla İl Başkanlığı seçimi için size verebileceğim herhangi bir cevap yok. Saygıdeğer delegelerin demokrasi bilinciyle CHP için en doğru İl Başkanı, Yönetim Kurulu ve Disiplin Kurulunu seçeceğinden eminim. Aday veya adaylara yarışacak arkadaşlara şimdiden başarılar diliyorum.

Bakmadan Geçme