Bankoğlu 'Gençlerin 2024'ünü' anlattı

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, 2024 yılının gençler için ekonomik kriz, işsizlik ve gelecek kaygısıyla geçtiğini belirterek 'gidişat değişmezse gençler açısından 2025 yılı, 2024 yılını aratacak' dedi.

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, 2024 yılının gençler için ekonomik kriz, işsizlik ve gelecek kaygısıyla geçtiğini belirterek “gidişat değişmezse gençler açısından 2025 yılı, 2024 yılını aratacak” dedi.

Üniversiteyi bırakan öğrenci sayısı 1,2 milyonu geçti 

Bankoğlu yaptığı açıklamada şunları söyledi: 2024 yılının bitmesine günler kala, gençler için 2024 yılının da muhasebesini yapmamız gerekiyor. Cumhuriyetimizin 2. asrında “Türkiye Yüzyılı gençlerin yüzyılı olacak” diyen iktidar, yaptıkları ve yapmadıklarıyla gençleri yüzyıllık sefalete mahkûm etti. 2024 yılının başından bugüne tıpkı önceki yıllar gibi belli konuları konuştuk: işsizlik, açlık, dışlanma, baskı ve intihar… Bu yıl, kazandığı halde okula kaydını yapmayan, okulunu bırakan veya mezun olduktan sonra iş bulamayan gençlerin yılı oldu. Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na girip üniversiteye yerleşme hakkı kazanan 2 milyon 755 bin 301 adaydan 1 milyon 85 bin 96'sı hiç tercih yapmadı. Ayrıca, yerleştirilen 638 bin 622 öğrenci de üniversiteye hiç kayıt yaptırmadı. Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, gelecek kaygısı gibi nedenlerle sadece 2021-2023 arasında üniversiteyi terk eden öğrenci sayısı 900 bine yaklaşmıştı. 2024 yılı ile birlikte bu sayının 1,2 milyonu geçtiğini düşünüyoruz. Ailelerin yoksulluğu, ekonomik zorluklar bunun en önemli nedenidir. 2000 TL krediyle öğrenci barınma ihtiyacını mı karşılasın, beslenmesini mi düşünsün, eğitim masraflarını mı karşılasın, sosyal hayatını mı yaşasın. Okula kayıt yaptırıp bitirse bile torpilsiz iş bulamayacağından emin olduğu için gençler hem örgün hem de akademik eğitimden uzaklaştı.
4 milyon genç ne eğitimde ne istihdamda!
22 yıllık iktidarında, 200’den fazla üniversite açarak akademinin niteliğini artıracağını düşünen iktidar, yurt sorununu öngöremediği için küçücük odalara yatak atarak yurtlara koğuş sistemini getirdi. 4 kişilik odalarda 8 kişi kalan öğrencilerden, sıcak suyun dahi bulunmadığı yurtlarda beş parasız işsiz kalacağını bile bile bilim insanı olmasını beklediler. Gençlerin okulu bırakma, kayıt yaptırmama gerekçelerinin bu açıdan da değerlendirmek gerekmektedir. Okulu bırakan öğrencilerin eğitimi bırakıp işe girdiği düşünülmesin. DİSK’in raporuna göre 2024 yılında Türkiye'de 15-24 yaş arası gençlerin yüzde 34,9'u ne eğitimde ne de istihdamda yer alıyor. Bu oran, yaklaşık olarak 4 milyon 130 bin gence tekabül ediyor. 15-29 değil; hayatın en dinamik yaşlarında yani 15-24 yaş aralığında tam 4,1 milyon genç “ev genci” olarak iktidar tarafından yok sayılmış durumda. Bu yaş aralığını 15-29’a çektiğimizde bu sayı 6 milyon 200 bin sayısına yükseliyor. Bütçeye baktığımızda bu insanlara ilişkin tek bir projenin, planlamanın olmadığını görüyoruz. Plan Bütçe Komisyonu’nda da Genel Kurul’da da sorduk, ne Sarayın ne Bakanın böyle bir derdi, böyle bir gündemi var.
Genç intihar sayısı yarı yarıya arttı!
Gençlerin sorunları ortak; ancak en korkutucu olanı da genç ölümleri ve intiharlar. Okumak için gittiği KYK yurdunda asansör kazasında ölen, cemaat yurdunda mobbinge dayanamayıp veya geçim sıkıntısı yaşadığı için intihar eden ve sayıları maalesef her geçen gün artan genç ölümleri sorunumuz artık beka sorunu haline geldi. Gençlerden umutlu olduğunu belirten iktidar, bu umudu hayata geçirmekten çok uzakta gündemlerle meşgul. 2014 yılında (10 yıl önce) 1090 olan genç intihar sayısı 2024’e geldiğimizde yaklaşık yüzde 50 artarak 1487’ye çıktı. Bu sayılar TÜİK rakamları. Kaba intihar hızı yüz binde 3 civarında iken 2024 yılında 4,7’lere yükseldi. Bunları sadece istatistiksel veri olarak düşünmemeliyiz. Türkiye Yüzyılı denilen düzenin insan hayatına, gençlere neler yaşattığının, Tek Adam Rejimi’nin deşifresi olarak görmeliyiz. Ne yazık ki artık olağan kabul edilen intihar haberleri, Erdoğan yönetimine dair önemli ipuçları veriyor. Örneğin, Samsun’da KYK yurdunda intihar eden 22 yaşındaki Doğuş Can’ın ölümünden üç gün önce birinci sırada girdiği mülakattan elendiği bilgisi bize ne anlatıyor? Ya da 24 yaşındaki işsiz İhsan B’nin intiharı, Bursa’da ataması yapılamayan öğretmen Hakan’ın intiharı, İstanbul’da bir AVM’de “icralarla” ilgili not bırakıp intihar eden Fatih’in durumu bizlere ne anlatıyor? Genç ölümleri, intiharların politik olduğunu ayan beyan göstermektedir. Sebebini sadece ekonomi deyip geçmemeliyiz; sosyal dışlanma, kendi başına ayakları üstünde bir hayat kuramama, baskı ortamı gençlere ne yazık ki bir çıkış yolu bulduramıyor.
Yurt dışına göç eden kişi sayısı yüzde 53 arttı
Düşüncesini özgürce dile getirenin hapisle, linçle cezalandırıldığı bir Türkiye inşa ettiler. Geçim sıkıntısı, aileye bağımlı olma zorunluluğu, liyakatsizlik derken gençler de 2024 yılında yine geleceğini yurt dışında gördü. TÜİK’e göre 2023 yılında Türkiye'den yurt dışına göç eden kişi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 53 arttı; bu yıl bu oranın ne derece artacağını öngörmek zor değil. Yetiştirilmesi için büyük emekler verilen gençler, yaş, eğitim ve cinsiyet ayırt etmeksizin fırsatını bulur bulmaz yurt dışına göç ediyor, göç etmek istiyor. Gideceği ülkede ne iş olursa yaparım diyerek doktorları, mühendisleri, genç dinamik beyinleri, nitelikli işgücümüzü, genç sanatçılarımızı bir bir kaybediyoruz. 2024 yılında da sosyal medyada “Türkiye bir doktor, bir mühendis, bir öğretmen kaybetti, Avrupa kazandı” paylaşımlarını sıklıkla gördük. Göçün sebeplerini dahi düşünmeyen iktidar, bunu önlemenin çözümünü gençlere ya hakaret etmekte buluyor ya da Erdoğan gibi “yurt dışına gidenler geri dönmenin yollarını arıyor” gibi hiçbir gerçekliği olmayan avuntu cümleler kuruyor.
Gençliğin eylemselliği, yaratıcılığı, dinamizmi bu gidişatı er geç değiştirecek
2024 yılı gençler için korku, endişe ve baskı ortamında yoksulluk ve gelecek kaygısıyla geçti. Gençler bu yılı ya işten eğitimden uzak ailesine bağımlı durumda, ya üniversitede günlük 66 TL ile hayatta kalmaya çalışarak, ya da asgari ücretle uzun çalışma saatleriyle karın tokluğuna çalışarak, sosyal hayatın olmadığı, mutsuz bir yılı geride bırakıyor. Gençlerden çalınan hayatların bedelini ülkemiz belki yıllarca ödemek zorunda kalacak. Genç nüfusun giderek azaldığı ülkemizde hamasetten başka söylem ve politika üretemeyenlerin bu ülkeye bedeli gün geçtikçe daha ağır olacak. En azından Meclis’ten geçen bütçeye ve iktidarın söylemlerine bakarak 2025 yılında da bir önceki yılın eksikliklerinin sürdürüleceğini görüyoruz. Ancak gençliğin eylemselliği, yaratıcılığı, dinamizmi bu gidişatı er geç değiştireceğine inancımız tam. CHP olarak gençlerin hayatını istedikleri gibi yaşamasının önündeki tüm engellerin aşılması için mücadelemiz sürecek. 2025 yılının tüm ülkemiz ama en çok da gençler için umutlu ve mutlu geçmesini diliyorum.
 

Bakmadan Geçme