Bankoğlu'dan değerlendirme
Bankoğlu'dan değerlendirme CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu 9 Eylül günü başlayan 2024 - 2025 Eğitim yılı öncesinde bir açıklama yaptı. Bartın'da okulların ciddi sorunlarını belirten Bankoğlu yeni dönemde hükümetin eğitim politikalarını sert sözlerle eleştirdi. CHP'li vekil 'Ne yazık ki çok ağır çok kasvetli bir eğitim yılı başlıyor. 101 yıllık Cumhuriyet tarihimizde bile öğrenciler ve aileleri bu kadar acıklı bir tablo yaşamamıştır. AKP 23 yıldır sistemli olarak eğitimin içini boşaltan, niteliksiz, çağdaşlıktan uzak, 18 kez değiştirdiği müfredatla hem öğrencisini hem öğretmenini değersizleştiren bir zihniyettir. Ülkemize verdikleri hasarı yaşadığımız ve kuşaklar boyu yaşayacağımız sonuçları çok tehlikeli bir noktadayız.' dedi. Hükümet eğitim hakkını 'lüks' sınıfına sokmuştur Bankoğlu'nun açıklamasında şunlar yer aldı: 'Anayasamızın 42 Maddesinde 'Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim, Devletin başta gelen ödevlerindendir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.' hükmü yer almaktadır. Yasa çok net, çok açık. Kanun, nizam, Anayasa tanımayan, hele ki bu ucube yönetim sistemiyle her şeyi istediği gibi eğip büken hükümet eğitim gibi temel bir hakkı 'lüks' sınıfına sokmuştur.' Okulda bir öğün yemeğe para bulamayanlar yazlık kışlık saraylara para buluyor 'Bugün devlet okullarındaki eğitimin niteliği ortadadır. Özel okulların fiyatı ev, araba fiyatları ile yarışmaktadır. Devlet okullarında dahi kayıtlar sırasında istenilen paralar milletin belini bükmektedir. Formadan kırtasiyeye, servisten beslenmeye kadar çocukların ihtiyacını karşılamak mucizeye dönmüştür. Okulda bir öğün yemek ya da hiç değilse ilk öğretimde süt verilmesini bile programına almayan israf şampiyonu hükümet saraylara, uçak filolarıyla kıta aşırı gezmelere, gösterişli toplantılara para buluyor. Çankaya Köşkü'ne sığamayan ve yaklaşık 5 milyara bin odalı saray yaptıran, ağaçları kesip, köylüleri yerinden yurdundan edip 725 milyona yazlık saray yaptıran, bütün eleştirilere rağmen bir de Ahlat'a 1 milyar 220 milyona kışlık saray yaptıranlar mı milletini düşünüyor? Hadi oradan! 18 ay önce Maraş'ta yaşanan deprem sonrası insanlar hâlâ çadırlarda yaşıyorken, çocuklar okulsuzken, günde bir öğün yemek yemenin mucizeye döndüğü bir ülkenin cumhurbaşkanı sefa sürmeye devam ediyor. Bir kap çorba, bir bardak süt ya da bir su bile vermekten aciz, umursamaz bir tavır var.' Türkiye çocuk yoksulluğunda da birinci 'Bartın Merkezde, ilçe ve köylerimizde gezerken okulların açılacak olmasını ne ailelerin ne de çocukların sevinçle karşıladığını görmedim. Çocuğuna yeni bir ayakkabıyı, formasını veya kitaplarını alamayan veya zorlanan aileler olurdu ama artık üç ailenin ikisi kara kara düşünüyor. Bu tablo AKP hükümetine ait. Yaptıklarını başarı diye görenlere sözüm yok, bu kör partizanlığın sonu çocukları aç, yetersiz beslenmeye bağlı bodur, zayıf ya da ekmek makarna ile beslenmekten şişman. Yumurta, et, süt tüketememekten dolayı öğrenme güçlüğü içinde. Bunun adı derin yoksulluk. OECD ülkeleri içinde çocuk yoksulluğunda da Türkiye birinci. Ne yazık ki ülkemiz her alanda olduğu gibi bu konuda da en kötüler içinde.' Halkının aklını küçümseyen bir hükümet var 'Siyasetten bağımsız olarak herkes elini vicdanına koysun ve bunu yorumlasın. Örneğin şu cümleler kime ait olabilir? 'Okulda öğle yemeği veriliyorsa, yemeklerinizi okul yemekhanesinde yiyerek daha dengeli ve sağlıklı beslenebilirsiniz. Okulda öğle yemeği verilemiyorsa, okula götüreceğiniz beslenme çantasını da aynı şekilde 4 besin grubunda bulunan besinlerden seçerek hazırlayabilirsiniz. Ekmek arasına yumurta, peynir, iyi pişmiş köfte, haşlanmış tavuk ya da et koyabilirsiniz. Bunların yanına fındık, ceviz gibi kuruyemişlerin eklenmesi, enerji, protein ve mineral alımınıza destek olur.' Bu tavsiyeyi Sağlık Bakanlığı 28 Ağustos'ta verdi. 'Halkının aklını bu kadar küçümseyen, utanmadan çekinmeden bunları söyleyen sanki iktidara birkaç ay önce gelmişler gibi bir rahatlık içinde olan 23 yıllık paslı bir hükümet. Tarihinin en ağır ekonomik buhranını yaşayan ülkemizde, insanların simit alırken bile düşündüğü bir ortamda, okullar açılmadan öğrenciler için kuruyemiş, köfte filan önerdi. Haklılar tabii, hatırlarsanız Cumhurbaşkanı çiftçilerimize her gece yatmadan manda yoğurdu, kestane balı ve Medine hurması yemelerini tavsiye etmişti. Gelin görün ki Türkiye'de artık okullar açılırken ders zili yerine çocukların karnı zil çalıyor. Üniversiteli öğrenciler de ve ne yazık ki ailelerin de karnı doymuyor.' Okullarda temizlik, güvenlik, malzeme yok! Onu bırakın, okul yok! Bankoğlu eleştirilerini sürdürürken Bartın özelinde önemli konulara dikkat çekti. TBMM'nin tatile girmesi ardından Bartın ve çevresinde incelemelerine ve temaslarına ağırlık veren Bankoğlu yeni eğitim öğretim yılı öncesi Millî Eğitim Bakanlığı'nı Ağustos böceğine benzetti. Bankoğlu 'Öğrenciliğimizde ödevlerini zamanında yapmak ve çalışkan olmak konusunda ders veren, herkesin bildiği bir hikâye vardır. Millî Eğitim Bakanlığı Ağustos böceği ve karıncanın hikayesini de mi müfredattan çıkardı acaba? Deprem güçlendirme çalışması adı altında yapılan ve okullar açılacağı tarihe yetiştirilemeyen okullarla dolu bir şehrimiz var. Okullarda temizlik, güvenlik, malzeme yok! Onu bırakın, okul yok! İlimizde 28 okul tadilatta, öğrenciler de aileler de mağdur. Örneğin Davut Fırıncıoğlu Lisesi'ne gittik. Buradaki öğrenciler tadilat bitmediği için Nene Hatun Kız İmam Hatip Lisesi'ne yerleştirilmişler. 670 öğrenci var. Tadilat bitişi için 300 iş günü demişler. Çocukların yerleştirildikleri okulun en büyük sorunu servis saatleri, sabah belediye duraklarından kalkan 7:30, 7:55 ve 8:25 servisleriyle derslerine yetişebilecekler ama aynı servisler Ağdacı kampüsüne de gittiği için bütün öğrencilerin sığmasının imkânı yok. Bir sonraki servis de saati ise 8:55. O servis de çok geçe kalmış oluyor. Bu sadece bir tanesi. Çocukların yerleştirildikleri okulun konumu da sorunlu üstelik sabahçı ve öğlenci diye ikili eğitime mecbur bırakılıyorlar. Bu basit gibi görünen ama yüzlerce öğrenciyi ve ailelerini, eğitim yıllarını alt üst eden bir plansızlık. Tam AKP işi yani. AKP köy okullarının üçte ikisini kapattı, çocukların ömrü yollarda geçer oldu.' dedi. Taşımalı eğitim yoksa öğrenci zorunlu olarak pansiyonda kalacak Bankoğlu son olarak Millî Eğitim Bakanlığı, Taşıma Yoluyla Eğitime Erişim Yönetmeliği'nde bir dizi değişikliğe gittiğini belirtti. Bankoğlu hükümetin sessiz sedasız yaptığı bu değişikliğin büyük sakıncaları olduğunu dile getirdi. 'Yapılan değişiklikle taşımalı eğitim yoksa öğrencinin zorunlu olarak pansiyonda kalmasını işaret ediyor. Bu kapsamda olan ve ikili eğitim yapan okullardaki öğrencilerin ücretsiz yemek hakları da tasarruf tedbirleri kapsamında ellerinden alınıyor. Bunlar maksatlı ve aileleri zorlayıcı kararlar vermeye iten uygulamalar. Biz okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilsin derken, MEB mevcut uygulamayı kesiyor. Cidden aklımızla dalga geçiyorlar. İkili eğitimde olan ve taşımalı eğitimdeki çocuklar günde bir iki saatini yolculuk ederek aç biilaç geçirecek ama öte tarafta saraydan saraya gezecek ve itibardan tasarruf etmeyecekler. Halk bunları görüyor ama bedelini çocuklar ödemesin bari. Yazıktır, günahtır, iki kap yemeğin hesabını yapacak kadar tasarruflu olsalardı bugün Norveç ile yarışan bir ülke olabilirdik.' Çocuklarımızı yine ÇEDES ve MESEM karanlığına mecbur bırakacaklar 'Türkiye'de 1 milyona yakın, Bartın il sınırları içinde ise 5 bin civarında taşımalı sistemde öğrenci olduğunu biliyoruz. Mevzuata göre öğrencisi taşınacak yerleşim yerinin, taşıma merkezine uzaklığının en az 2 kilometre olması esas olup, 30 kilometreden fazla mesafeden taşıma yapılmaz deniyor. Bu uygulamayla çocukları kimin elinde olduğunu bilmediğiniz, cemaat ve tarikatların yurtlarına mahkûm ya da MESEM denen öğrenci öğütme sömürüsüne mecbur bırakıyorlar. Hükümet, yarattığı bu güvensiz ortam yüzünden özellikle kız çocuklarının eğitimden kopmasına yol açıyor. İktidar olduğumuzda bu uygulamayı tarihin çöplüğüne atmak ilk işimiz olacak. Geleceği görmek, lider olmak böyle bir şey. Her şeye rağmen yeni öğretim yılında öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve ailelerine mücadelelerinde başarılar diliyor, Sözlerimi ışığımız Atatürk'ün TBMM'nin birinci döneminde yaptığı konuşmasından bir alıntı ile bitirmek istiyorum. 'Bu ülkenin gerçek sahibi ve toplumumuzun temel öğesi köylüdür. İşte bu köylü bugüne dek eğitimden yoksun bırakılmıştır. Öyleyse bizim izleyeceğimiz eğitim siyasetinin temeli önce cehaleti yok etmektir. Ayrıntıya girmekten kaçınarak bu fikrimi birkaç sözcükle açıklamak için diyebilirim ki, genel olarak tüm köylüye okuma, yazma öğretmek, vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıyacak kadar coğrafya, tarih, din ve ahlak bilgisi vermek, dört işlemi öğretmek eğitim programımızın ilk hedefidir. Efendiler, bu hedefe ulaşmak eğitim tarihimizde kutsal bir aşama olacaktır. Bir yandan cahilliği yok etmeye çalışırken öbür yandan da ülke çocuklarını toplumsal ve iktisadi yaşamda etkili ve yararlı duruma getirmek için gerekli olan ilk bilgileri pratik olarak verme yöntemi, eğitimimizin temel ilkesini oluşturmalıdır. Efendiler, uygar, çağdaş bir toplumun bilim ve kültür yolunda bu kadarla yetinemeyeceği kuşkusuzdur.'
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu 9 Eylül günü başlayan 2024 - 2025 Eğitim yılı öncesinde bir açıklama yaptı. Bartın’da okulların ciddi sorunlarını belirten Bankoğlu yeni dönemde hükümetin eğitim politikalarını sert sözlerle eleştirdi.
CHP’li vekil “Ne yazık ki çok ağır çok kasvetli bir eğitim yılı başlıyor. 101 yıllık Cumhuriyet tarihimizde bile öğrenciler ve aileleri bu kadar acıklı bir tablo yaşamamıştır. AKP 23 yıldır sistemli olarak eğitimin içini boşaltan, niteliksiz, çağdaşlıktan uzak, 18 kez değiştirdiği müfredatla hem öğrencisini hem öğretmenini değersizleştiren bir zihniyettir. Ülkemize verdikleri hasarı yaşadığımız ve kuşaklar boyu yaşayacağımız sonuçları çok tehlikeli bir noktadayız.” dedi.
Hükümet eğitim hakkını “lüks” sınıfına sokmuştur
Bankoğlu’nun açıklamasında şunlar yer aldı: “Anayasamızın 42 Maddesinde ‘Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Eğitim ve öğretim, Devletin başta gelen ödevlerindendir. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.’ hükmü yer almaktadır. Yasa çok net, çok açık. Kanun, nizam, Anayasa tanımayan, hele ki bu ucube yönetim sistemiyle her şeyi istediği gibi eğip büken hükümet eğitim gibi temel bir hakkı “lüks” sınıfına sokmuştur.”
Okulda bir öğün yemeğe para bulamayanlar yazlık kışlık saraylara para buluyor
“Bugün devlet okullarındaki eğitimin niteliği ortadadır. Özel okulların fiyatı ev, araba fiyatları ile yarışmaktadır. Devlet okullarında dahi kayıtlar sırasında istenilen paralar milletin belini bükmektedir. Formadan kırtasiyeye, servisten beslenmeye kadar çocukların ihtiyacını karşılamak mucizeye dönmüştür. Okulda bir öğün yemek ya da hiç değilse ilk öğretimde süt verilmesini bile programına almayan israf şampiyonu hükümet saraylara, uçak filolarıyla kıta aşırı gezmelere, gösterişli toplantılara para buluyor. Çankaya Köşkü’ne sığamayan ve yaklaşık 5 milyara bin odalı saray yaptıran, ağaçları kesip, köylüleri yerinden yurdundan edip 725 milyona yazlık saray yaptıran, bütün eleştirilere rağmen bir de Ahlat’a 1 milyar 220 milyona kışlık saray yaptıranlar mı milletini düşünüyor? Hadi oradan! 18 ay önce Maraş’ta yaşanan deprem sonrası insanlar hâlâ çadırlarda yaşıyorken, çocuklar okulsuzken, günde bir öğün yemek yemenin mucizeye döndüğü bir ülkenin cumhurbaşkanı sefa sürmeye devam ediyor. Bir kap çorba, bir bardak süt ya da bir su bile vermekten aciz, umursamaz bir tavır var.”
Türkiye çocuk yoksulluğunda da birinci
“Bartın Merkezde, ilçe ve köylerimizde gezerken okulların açılacak olmasını ne ailelerin ne de çocukların sevinçle karşıladığını görmedim. Çocuğuna yeni bir ayakkabıyı, formasını veya kitaplarını alamayan veya zorlanan aileler olurdu ama artık üç ailenin ikisi kara kara düşünüyor. Bu tablo AKP hükümetine ait. Yaptıklarını başarı diye görenlere sözüm yok, bu kör partizanlığın sonu çocukları aç, yetersiz beslenmeye bağlı bodur, zayıf ya da ekmek makarna ile beslenmekten şişman. Yumurta, et, süt tüketememekten dolayı öğrenme güçlüğü içinde. Bunun adı derin yoksulluk. OECD ülkeleri içinde çocuk yoksulluğunda da Türkiye birinci. Ne yazık ki ülkemiz her alanda olduğu gibi bu konuda da en kötüler içinde.”
Halkının aklını küçümseyen bir hükümet var
“Siyasetten bağımsız olarak herkes elini vicdanına koysun ve bunu yorumlasın. Örneğin şu cümleler kime ait olabilir? “Okulda öğle yemeği veriliyorsa, yemeklerinizi okul yemekhanesinde yiyerek daha dengeli ve sağlıklı beslenebilirsiniz. Okulda öğle yemeği verilemiyorsa, okula götüreceğiniz beslenme çantasını da aynı şekilde 4 besin grubunda bulunan besinlerden seçerek hazırlayabilirsiniz. Ekmek arasına yumurta, peynir, iyi pişmiş köfte, haşlanmış tavuk ya da et koyabilirsiniz. Bunların yanına fındık, ceviz gibi kuruyemişlerin eklenmesi, enerji, protein ve mineral alımınıza destek olur.” Bu tavsiyeyi Sağlık Bakanlığı 28 Ağustos’ta verdi. “Halkının aklını bu kadar küçümseyen, utanmadan çekinmeden bunları söyleyen sanki iktidara birkaç ay önce gelmişler gibi bir rahatlık içinde olan 23 yıllık paslı bir hükümet. Tarihinin en ağır ekonomik buhranını yaşayan ülkemizde, insanların simit alırken bile düşündüğü bir ortamda, okullar açılmadan öğrenciler için kuruyemiş, köfte filan önerdi. Haklılar tabii, hatırlarsanız Cumhurbaşkanı çiftçilerimize her gece yatmadan manda yoğurdu, kestane balı ve Medine hurması yemelerini tavsiye etmişti. Gelin görün ki Türkiye’de artık okullar açılırken ders zili yerine çocukların karnı zil çalıyor. Üniversiteli öğrenciler de ve ne yazık ki ailelerin de karnı doymuyor.”
Okullarda temizlik, güvenlik, malzeme yok! Onu bırakın, okul yok!
Bankoğlu eleştirilerini sürdürürken Bartın özelinde önemli konulara dikkat çekti. TBMM’nin tatile girmesi ardından Bartın ve çevresinde incelemelerine ve temaslarına ağırlık veren Bankoğlu yeni eğitim öğretim yılı öncesi Millî Eğitim Bakanlığı’nı Ağustos böceğine benzetti. Bankoğlu “Öğrenciliğimizde ödevlerini zamanında yapmak ve çalışkan olmak konusunda ders veren, herkesin bildiği bir hikâye vardır. Millî Eğitim Bakanlığı Ağustos böceği ve karıncanın hikayesini de mi müfredattan çıkardı acaba? Deprem güçlendirme çalışması adı altında yapılan ve okullar açılacağı tarihe yetiştirilemeyen okullarla dolu bir şehrimiz var. Okullarda temizlik, güvenlik, malzeme yok! Onu bırakın, okul yok! İlimizde 28 okul tadilatta, öğrenciler de aileler de mağdur. Örneğin Davut Fırıncıoğlu Lisesi’ne gittik. Buradaki öğrenciler tadilat bitmediği için Nene Hatun Kız İmam Hatip Lisesi’ne yerleştirilmişler. 670 öğrenci var. Tadilat bitişi için 300 iş günü demişler. Çocukların yerleştirildikleri okulun en büyük sorunu servis saatleri, sabah belediye duraklarından kalkan 7:30, 7:55 ve 8:25 servisleriyle derslerine yetişebilecekler ama aynı servisler Ağdacı kampüsüne de gittiği için bütün öğrencilerin sığmasının imkânı yok. Bir sonraki servis de saati ise 8:55. O servis de çok geçe kalmış oluyor. Bu sadece bir tanesi. Çocukların yerleştirildikleri okulun konumu da sorunlu üstelik sabahçı ve öğlenci diye ikili eğitime mecbur bırakılıyorlar. Bu basit gibi görünen ama yüzlerce öğrenciyi ve ailelerini, eğitim yıllarını alt üst eden bir plansızlık. Tam AKP işi yani. AKP köy okullarının üçte ikisini kapattı, çocukların ömrü yollarda geçer oldu.” dedi.
Taşımalı eğitim yoksa öğrenci zorunlu olarak pansiyonda kalacak
Bankoğlu son olarak Millî Eğitim Bakanlığı, Taşıma Yoluyla Eğitime Erişim Yönetmeliği’nde bir dizi değişikliğe gittiğini belirtti. Bankoğlu hükümetin sessiz sedasız yaptığı bu değişikliğin büyük sakıncaları olduğunu dile getirdi.
“Yapılan değişiklikle taşımalı eğitim yoksa öğrencinin zorunlu olarak pansiyonda kalmasını işaret ediyor. Bu kapsamda olan ve ikili eğitim yapan okullardaki öğrencilerin ücretsiz yemek hakları da tasarruf tedbirleri kapsamında ellerinden alınıyor. Bunlar maksatlı ve aileleri zorlayıcı kararlar vermeye iten uygulamalar. Biz okullarda bir öğün ücretsiz yemek verilsin derken, MEB mevcut uygulamayı kesiyor. Cidden aklımızla dalga geçiyorlar. İkili eğitimde olan ve taşımalı eğitimdeki çocuklar günde bir iki saatini yolculuk ederek aç biilaç geçirecek ama öte tarafta saraydan saraya gezecek ve itibardan tasarruf etmeyecekler. Halk bunları görüyor ama bedelini çocuklar ödemesin bari. Yazıktır, günahtır, iki kap yemeğin hesabını yapacak kadar tasarruflu olsalardı bugün Norveç ile yarışan bir ülke olabilirdik.”
Çocuklarımızı yine ÇEDES ve MESEM karanlığına mecbur bırakacaklar
“Türkiye’de 1 milyona yakın, Bartın il sınırları içinde ise 5 bin civarında taşımalı sistemde öğrenci olduğunu biliyoruz. Mevzuata göre öğrencisi taşınacak yerleşim yerinin, taşıma merkezine uzaklığının en az 2 kilometre olması esas olup, 30 kilometreden fazla mesafeden taşıma yapılmaz deniyor. Bu uygulamayla çocukları kimin elinde olduğunu bilmediğiniz, cemaat ve tarikatların yurtlarına mahkûm ya da MESEM denen öğrenci öğütme sömürüsüne mecbur bırakıyorlar. Hükümet, yarattığı bu güvensiz ortam yüzünden özellikle kız çocuklarının eğitimden kopmasına yol açıyor. İktidar olduğumuzda bu uygulamayı tarihin çöplüğüne atmak ilk işimiz olacak. Geleceği görmek, lider olmak böyle bir şey. Her şeye rağmen yeni öğretim yılında öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve ailelerine mücadelelerinde başarılar diliyor, Sözlerimi ışığımız Atatürk’ün TBMM’nin birinci döneminde yaptığı konuşmasından bir alıntı ile bitirmek istiyorum. “Bu ülkenin gerçek sahibi ve toplumumuzun temel öğesi köylüdür. İşte bu köylü bugüne dek eğitimden yoksun bırakılmıştır. Öyleyse bizim izleyeceğimiz eğitim siyasetinin temeli önce cehaleti yok etmektir. Ayrıntıya girmekten kaçınarak bu fikrimi birkaç sözcükle açıklamak için diyebilirim ki, genel olarak tüm köylüye okuma, yazma öğretmek, vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıyacak kadar coğrafya, tarih, din ve ahlak bilgisi vermek, dört işlemi öğretmek eğitim programımızın ilk hedefidir. Efendiler, bu hedefe ulaşmak eğitim tarihimizde kutsal bir aşama olacaktır. Bir yandan cahilliği yok etmeye çalışırken öbür yandan da ülke çocuklarını toplumsal ve iktisadi yaşamda etkili ve yararlı duruma getirmek için gerekli olan ilk bilgileri pratik olarak verme yöntemi, eğitimimizin temel ilkesini oluşturmalıdır. Efendiler, uygar, çağdaş bir toplumun bilim ve kültür yolunda bu kadarla yetinemeyeceği kuşkusuzdur.”