Bakan Tunç'tan gündeme ilişkin açıklama
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 100'den fazla kişinin gözaltına alınmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 100’den fazla kişinin gözaltına alınmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Soruşturma ve davaları Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmek hadsizlik” dedi.
İki soruşturma yürütülüyor
Bakan Tunç açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer verdi, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalar kapsamında aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da bulunduğu 106 şüpheli hakkında bu sabah itibariyle gözaltı kararları verilmiştir. Bu kapsamda; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2 soruşturma bulunmaktadır. Terör suçları soruşturma bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da aralarında bulunduğu 7 kişi hakkında gözaltı kararı bulunmaktadır. Bu soruşturmada şüphelilerin terör örgütüne iştirak halinde yardım etme suçunu işledikleri iddiası bulunmaktadır.
“Tanık beyanları ve deliller var”
Başlatılan diğer soruşturma ise örgütlü suçlar soruşturma bürosunca yürütülmektedir. Bu soruşturma kapsamında da aralarında yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da bulunduğu 100 şüpheli hakkında gözaltı kararı verilmiştir. Bu soruşturmada şüphelilerin çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçlarını işledikleri iddiası bulunmaktadır. Her iki soruşturma kapsamında toplam 106 şüpheli hakkında gözaltı kararı bulunmaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı açıklamadan da anlaşılacağı üzere; soruşturma dosyaları içerisinde MASAK raporları, vergi uzmanı incelemeleri, tevdi raporu, tanık beyanları ve diğer delillerin mevcut olduğu belirtilmektedir.
“Kanunlar karşısında herkes eşittir”
Soruşturma tüm yönleriyle büyük bir hassasiyet ve titizlikle yürütülmektedir. Şu hususun altını özellikle çizmek isterim; Türkiye Cumhuriyeti, bir Hukuk Devletidir. Anayasamızın 9. Maddesi açıktır. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Hukukun üstünlüğü esastır. Kanunlar karşısında herkes eşittir; hiç kimseye ve zümreye ayrıcalık tanınamaz. Anayasa’mızın 138. Maddesine göre; mahkemeler bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157. maddesi gereğince soruşturma evresi gizlidir.
“Darbe gibi ifadelerle nitelendirmek son derece tehlikeli ve yanlıştır”
Bu gizlilik, hem adaletin sağlıklı işlemesi hem de hak ihlallerinin önlenmesi, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı bakımından son derece önemlidir. Başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak dosya içeriğine, iddia ve delillere vakıf olmadan değerlendirmelerde bulunmak doğru değildir. Tarafsız ve bağımsız yargının gerçekleştirmekte olduğu soruşturmaları farklı taraflara çekmek, darbe gibi ifadelerle nitelendirmek son derece tehlikeli ve yanlıştır. Diğer yandan sokak çağrıları yaparak soruşturmalar üzerinden dezenformasyon yapmak, kamuoyunu yanıltmaya yönelik söylemlerde bulunmak asla kabul edilemez.
“Yasaması, yürütmesi, yargısıyla ülkemizde kuvvetler ayrılığı esastır”
Herkes bilmelidir ki; hukuk devletinde, suç işlendiğine dair bir iddia varsa; savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa bununla ilgili gerekli soruşturma yetkili yargı makamlarınca yapılır. Yargı huzurunda hesap vermek ve savunma yapmak herkes için bir haktır, aynı zamanda bir zorunluluktur. Değerli arkadaşlar, yargının başlattığı soruşturma ve davaları Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmek en hafif tabiriyle hadsizliktir, haddini bilmemektir. Yasaması, yürütmesi, yargısıyla ülkemizde kuvvetler ayrılığı esastır. Yargı kimseden emir ve talimat almaz. Yargıya saldırmak, yargı mensuplarını tehdit etmek, onlara hakaret etmek, demokratik hukuk devletinde asla kabul edilemez."