Siyasi partilerden Kadınlar Günü mesajı
Siyasi partilerden kadınlar günü mesajı..
Bartın İl Başkanları 8 Mart Kadınlar Gününü yayımladıkları bir mesaj ile kutladılar.
AK Parti Bartın İl Başkanı Turhan Kalaycı 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü yayımladığı bir mesaj ile kutladı. Kalaycı mesajında kadınların toplum yapısının temel taşı olduğunu ifade ederek, “Kadın demek; sevgi demek, şefkat demek, anne demek, koruyucu demek, toparlayıcı demek, kısacası emek demektir. Nesillerimizin yetişmesinde ve hayatın her alanında varlıklarıyla, üretkenlikleriyle, duyarlıklarıyla, anlayışlarıyla, emekleriyle, sevgi dolu yürekleriyle ve mücadeleleriyle geleceğin şekillendirilmesinde en önemli pay hiç şüphesiz ki kadınlarımızındır.
20 yıl boyunca kadınlarımızın hayatın her alanında daha yaygın ve daha güçlü yer alabilmesi için, Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın taviz vermeden, kararlı duruşu sayesinde Türkiye'de birçok alanda milat niteliğinde adımlar atılarak, kadınların eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk gibi çeşitli alanların her kademesinde eşit fırsat ve olanaklardan yararlanmaları sağlanmıştır. Bu süreçte kadınlarımız hem eğitim alanında hem de iş alanında daha aktif görev almaya başlamıştır. Kadınların iş hayatındaki varlığı, sürdürülebilir kalkınmanın en önemli göstergesidir. Türk kadını geçmiş yüzyıllardan yaşadığımız bugüne ülkesine, vatanına, devletine ve bayrağına olan inancını her koşulda göstermiştir.
Ülkemizin daha güçlü ve daha yaşanabilir olabilmesi, toplumumuzun refah seviyesinin daha yükseltilmesi ve dünyamızın daha güzelleşmesi için 2023 ve 2071 hedeflerimize kadınlarımızın emekleriyle ulaşılacak olması tartışılmazdır. Bu vesileyle yaşamımızın her alanında varlıklarını hissettiğimiz, toplum yapımızın temel direği olan değerli kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü yürekten kutluyorum.” Dedi.
“2021 yılında 497 kız kardeşimiz katledildi”
Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları tarafından 81 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen 8 Mart Dünya Kadınlar Günü açıklamasında şu sözler kullanıldı, “Yeryüzünde emekçi olmayan kadın yoktur. Kadınların üretim hayatı içinde yer almaları insanlık tarihi kadar eskidir. 19. yüzyılda sanayi devrimi ile birlikte, yeni ve ucuz işgücüne ihtiyaç duyulmuş ve böylece kadınlar ilk kez ücret karşılığı çalışmaya başlamıştır. O günlerden bu yana kadınlar, kadının insan hakları için, eşit işe eşit ücret almak için, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için, insan onuruna yakışır şekilde yaşayabilmek için grevlerle, direnişlerle haksızlığa ve ayrımcılığa karşı mücadele veriyorlar.
Bundan 165 yıl önce, 8 Mart 1857 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri'nde, 40 bin dokuma işçisi kadının başlattığı grev, dünya tarihini değiştirdi. İşveren tarafından fabrikaya kilitlenen direnişçi kadınlardan 129'u, çıkan yangında yaşamını kaybetti. Bu olay dünyanın her yerindeki kadınların haksızlıklara karşı direnişini örgütledi, yaşamlarıyla bedel ödeyenlerin hak mücadelesi hiç unutulmadı.
1910 yılında Kopenhag'da düzenlenen İkinci Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda, Clara Zetkin'in önerisiyle, her yıl bir günün, kadınların uluslararası mücadele günü olarak kutlanması kararı alındı. Böylece 8 Mart, Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak benimsendi. Bugün, canlarıyla bedel ödeyen kız kardeşlerimizi anma günüdür. Bugün, uğradıkları haksızlıkları kabul etmeyerek kaderlerini değiştirme iradesi gösteren bütün kadınlara saygı günüdür. Bugün, eşitsizliklere karşı dayanışmayı yükseltme ve mücadele günüdür. Kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi'ni fesih eden Erdoğan, geçen hafta Türkiye'de kadın cinayeti oranının Avrupa ülkelerinden geride olduğunu söyledi. Şu gerçeği hatırlatmak isteriz ki; 2021 yılında 217'si şüpheli olmak üzere 497 kız kardeşimiz katledildi. 497 bir sayı değildir; 497 evlattır, kardeştir, annedir, hayattan koparılan canlardır. Biz tek bir kız kardeşimizin şiddet görmesine, hayattan koparılmasına tahammül edemezken, 497 kadının ölümü ile teselli olunmasına isyan ediyoruz.
Şiddet uygulayıp mahkemelerde bahanelerin arkasına sığınan erkekler, iyi hal veya tahrik indirimleri ile ödüllendiriliyor. Kız kardeşlerimizin balkonlardan aşağı atılmasına intihar kılıfı verilmeye çalışılıyor. Katiller, cezasızlıkla ödüllendiriliyor. Erdoğan, ısrarlı takibin suç olacağını açıkladı; “cezası da 6 ay ile 2 yıl arasında olacak” dedi. Oysaki Türk Ceza Kanunu'nun 96. maddesi ısrarlı takibi de kapsayan sistematik şiddet türleri için 2 ile 5 yıl arasında ceza öngörüyor. O halde ceza artışı yok, indirimi var!
Gün artık kanunları değil, iktidarı değiştirme günüdür. Mevcut yasalar etkin şekilde uygulansa, adalet yerini bulacaktır. Bir kez daha sesleniyoruz: Yasalara dokunma, uygula. Bir diğer hayati sorunumuz da işsizlik. Peki, ülkemiz kadın istihdamında nerede? Türkiye'de her üç kadından sadece biri çalışma hayatının içinde yer alıyor.
Ülkemizin en işsiz kesimi genç kadınlar, en yoksul kesimi ise yaşlı kadınlar. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi'nin verilerine göre, her 100 kadından sadece 17'si kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alıyor. Yani kadınlar çalışma hayatına katılabilse bile daha güvencesiz çalışıyor. Kadınlar aynı işi yapan erkeğe kıyasla daha düşük ücret alıyor. TÜİK'e göre bile kadınlarla erkekler arasındaki ücret farkı yüzde 15,6. DİSK-AR'ın raporuna göre bu fark yüzde 20.7. Kadınların sendikalaşma oranı ise sadece yüzde 10.
Mevcut tablo karanlık olsa da bizler asla karamsar değiliz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bir demokrasi sorunudur. Bizler, ilk seçimlerden sonra dostlarımızla birlikte cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırmakta kararlıyız. Ülke sorunlarının tek bir kişinin kararıyla çözülemeyeceğini yaşayarak, bedelini çok ağır ödeyerek gördük. Bu nedenle Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, düşüncelerin özgürce ifade edildiği, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kadın haklarının, çocuk haklarının, çevre haklarının tam anlamıyla korunduğu özgürlükçü bir sistem inşa edeceğiz. Kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm vatandaşların geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği mutlu bir ülkede yaşamak, hepimizin hakkıdır. Bu amaçla bütüncül politikalar üreterek, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi inşa edeceğiz.
Kadına yönelik şiddeti durdurmakta kararlıyız. İktidara geldiğimizde ilk bir hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamaya koyacağız. Uluslararası sözleşmeleri ve ulusal mevzuat hükümlerini etkili şekilde uygulayacağız. Kravat taktı, efendi durdu diyerek yapılan indirimleri kaldıracağız. Faillere caydırıcı cezalar verilmesini, cezaların seçenek yaptırımlara çevrilmemesini, infazının derhal uygulanmasını sağlayacağız.
İttifak olarak şu konuda da mutabıkız; eğitimde güçlü reformlar gerçekleştireceğiz. İlkokul birinci sınıftan itibaren eğitim müfredatına insan hakları ve kadın-erkek eşitliği dersleri koyacağız. Kız çocuklarının eğitim hakkını güvence altına alacak ve bu hakka erişimin önündeki tüm engelleri tek tek kaldırılacağız.
Altı liderin imzaladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” mutabakatında, kadın istihdamıyla ilgili de önemli politikalar var. Eşit ve adaletli bir çalışma hayatı için kadınların güvenceli çalışması, eşit işe eşit ücret alması, iş-özel yaşam dengesinin kurulmasına yönelik, uluslararası standartlar doğrultusunda, gerekli düzenlemeleri yapacağız.
Kısacası; bu ülkede kadınların eşit, adil, tok, güvende ve özgürce yaşadığı bir düzeni hep beraber kuracağız. Kadınlar ve erkekler dayanışma içinde mücadele ettikçe, hayat eşitliğe doğru akacak. Kutlu olsun 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz. Dayanışma olsun, yaşam dolsun, dünyaya barış getirsin.”
Kurtkaya “Buradayız” dedi
Gelecek Partisi Bartın İl Başkanı Başkanı Yasemin Dora Kurtkaya yayımladığı mesajında emekçi kadınların farkındalık gününü kutladığını ifade ederek “Savunduğumuz değerlerin başında yer alan kapsayıcı demokrasi anlayışımızla, toplumsal eşitlik ilkesiyle toplumun her kesiminden kadınların farklı sorunlarına ve ihtiyaçlarına çözüm olmak için Gelecek Partisi olarak varız ve buradayız.
Pozitif ayrımcılığa değil toplumsal eşitliğe dayalı, istihdam ahlakı kavramının kamu ve özel sektörde kurumsallaşmasını tanzim ederek cinsiyet temelli değil liyakat temelli tercihlerin yapılmasını sağlamak ve kadınlarımızın iş hayatında daha etkin ve etkili olmaları için buradayız.
Ekonomik açıdan başkalarına bağımlı kadınların yaşadıkları sorunları ilkesel olarak çözmenin tek yolunun sosyal yaşamdan iş hayatına, siyasetten aile yaşamına kadar, tüketen değil üreten ve düşünen kadın modellerini desteklemek olduğunun bilinciyle buradayız.
Adaletsiz çalışma saatleri, koşulları ve evdeki iş yükünün eşitsiz dağılımı sebebiyle çalışma hayatına dahil olamayan, çalışma hayatında yükü ağırlaşan kadınların; evlerinde ya da kooperatif çatısı altında bir araya getirmek suretiyle yeni olanaklar oluşturarak vergiden muaf yeni alanlar açmak için buradayız.
Kadınların Kamu Kurum ve Kuruluşları da dahil karar mekanizmalarında eşit oranda söz sahibi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde eşit temsili noktasındaki bütün engelleri kaldırmak için buradayız.
Her geçen gün artan şiddet ve kadın cinayeti vakalarının önlenmesi için cezaların daha caydırıcı hale gelmesi, bu davalara özel ihtisas mahkemelerinin kurulması için buradayız.
Kadın Sığınma Evlerinin sayısını artırarak devlete sığınan kadınlara istihdam yaratılmasının kanunlarla belirlenmesini sağlamak, işsiz ve çaresiz kadın kalmaması için buradayız.
Her şeyden ve hepsinden önemlisi kadınların korku ve tedirginlikle değil huzurla yürüdüğü sokakların mimarı, kadınların yaşam hakkının teminatı olmak için buradayız.
Gelecekte tüm bu haklarını kazanmış kadınlarımızın olması dileğiyle emekçi kadınlarımızın gününü kutluyorum.”Dedi.
Gizli, “Ülkemizin gelişmesinde kadınlarımızın büyük katkıları var”
Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanı Fatma Gizli, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Gizli, yaptığı açıklamada, kadınların, çocukların ve tüm vatandaşların toplumsal barış içinde yaşadıkları bir ülke hedeflediklerini ifade ederek, “Kadın, toplumun inşasında büyük pay sahibidir. Anne olarak, öğretmen, doktor, mühendis, gazeteci, yazar-çizer, bilim insanı olarak, fabrikada işçi, tarlada köylü, pazarda esnaf, ticaret erbabı, iş kadını, yönetici olarak, toplumun her alanında çalışan, üreten, iradesini; kimsenin etkisinde kalmadan, her türlü baskının dışında, özgür ve özgün şekilde ortaya koyan kadınlar, daha güzel bir yarını şekillendirecek en önemli unsurdur.
Sahip olduğu özelliklerin farkında ve bu potansiyelini; iyinin, güzelin, faydalı ve doğru olanın gerçekleşmesi için kullanan kadın dünyayı imar eder, medeniyeti inşa eder, toplumu ihya eder.
Adaletin hâkim olduğu gelişmiş bir toplum için, kadınların etkinlik alanlarının genişletilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk vb. alanlarda eşit fırsat ve olanaklardan faydalanabilmeleri büyük önem taşımaktadır.
Türkiye, kadınların, çocukların gençlerin ve bütün vatandaşlarının geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği insan onuruna yakışır bir yaşam tarzının hüküm sürdüğü mutlu bir ülkeyi hedefliyoruz. Tarihe baktığımızda da görüyoruz ki ülkemiz gelişmesinde kadınlarımızın büyük katkıları olmuştur.
Bu yüzden, kadının eğitimini, sağlığını, sosyalleşmesini ve üretime katılmasını sağlamak, bunların önündeki engelleri kaldırmak, aslında hem bireye hem de topluma yapılan en büyük yatırımdır. Elbette sağlık hizmeti ve nitelikli eğitim, itibarlı, güvenli ve onurlu bir yaşam, kamu hizmetlerine ve kaynaklarına eşit erişim, kadın-erkek her insanın en doğal hakkıdır. Ancak hala ülkemizde, kadın daha doğarken, sosyal yapının önyargılarına muhatap olmakta, eğitimi, sağlığı, istekleri, umutları toplumda ikinci planda tutulmaktadır.
Dahası ekonomik, sosyal, siyasal ve akademik alanda maddi manevi türlü zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bugün kadınların en büyük problemi geçim sıkıntısıdır. Doğal olarak çalışmak zorunda kalan bilgi birikimini ve tecrübesini üretime dönüştürmek isteyen kadınımız “çalışma hayatı” içinde büyük zorluklar yaşamaktadır ve çoğu zamandeğersizleştirilmektedir.
Evine gelir getirebilmek için, ağır şartlarda, uygun olmayan zaman ve zeminde, sosyal güvenceden mahrum statüde ve ucuz işgücü olarak çalışmak durumunda kalmaktadır.
Çıkarılan yasalar ve iyileştirmeler olsa da, bu yasaların uygulanmasındaki keyfilik ve denetimsizlik, özel sektör başta olmak üzere birçok alanda büyük bir mağduriyet oluşturmaktadır. Çalışan kadının şartlarını, eşitlik ilkesinden ziyade adalet ilkesi ile düzenlemek devletin asli vazifesidir. Özellikle düşük ücret ile çalışan kadınların, sorumlu oldukları çocuk ve yaşlı bakım hizmetlerinin, devlet tarafından “sosyal devlet” anlayışıyla karşılanması hususunda da gerekli düzenlemelerin yapılması atılacak önem
Başka önemli bir gerçek daha var; Üreten insan mutludur. Ancak üretimin karşılığı sadece para ile ölçülmemelidir. “Çalışıp para kazanıyorsa değerlidir.” yargısı, tüm hayatını, ailesi ve çocuklarına adayan ve bunu tercih eden “ev hanımı” nı değersizleştirmektedir. Hâlbuki ki her kadın evinde, çalışma alanında ülkesine büyük katkılar sunmaktadır.
Kadın, yaratılışı gereği annelik vasfı ile toplumu oluşturan en önemli unsurdur. Bu nedenle kıymetli ve önemli sorumlulukları vardır. İlk mürebbiyedir. Yapıcı, onarıcı, toparlayıcı ve koruyucu özellikleri ile ailenin bel kemiğidir. Bu yüzden geleceğimizi şekillendiren ve evde ağır işçi olarak çalışan kadınların, ev hanımlarının, “özlük haklarının verilmesi” için yapılacak düzenlemeler bir lütuf değil, en doğal hakkın teslimidir.
Kadın intihar ve cinayetleri, şiddet ve istismar vakaları, bu memleketin en derin yaralarıdır. Bu konuda en yüksek hassasiyeti göstermek hepimizin insanlık vazifesidir. Tek bir kadının, bir insanın uğradığı zulmün karşısında ayağa kalkmak öncelikle inancımızın gereğidir. Kişinin hayatı hiç kimsenin tekelinde değildir. Ve fiili duruma ceza, en üst seviyeden verilmelidir.
Bugün Saadet Partisi olarak dünyanın dört bir yanında, çocuklarıyla savaşın ortasında hayatta kalma ve özgürlük mücadelesi veren, zor şartlar altında çalışarak yaşam mücadelesi veren, uğradığı haksızlık karşısında hukuk mücadelesi veren, esaret altında hayat mücadelesi veren tüm kadınlarımızın yanında olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyoruz. Gayretimiz ve mücadelemiz adil ve yaşanabilir bir dünya için. Amacımız başta Türkiye'deki insanlar olmak üzere tüm insanlığın saadetidir.
Bugün insanlık, “hak ve adaletin hâkim olduğu yeni bir dünyanın” hayali ve ihtiyacı içindedir. Böyle bir dünyanın kurulumu için kadınlar olarak en üst seviyede sorumluluğa sahip olduğumuzun bilincinde olarak, devletin ve sivil toplumun, iş ve sosyal yaşamda, kadını ve toplumu önceleyen ve destekleyen her türlü çalışmasını büyük bir memnuniyetle karşılıyoruz.
Bugün kadını yazılı-görsel-sosyal medyada, reklamın ve tanıtımın bir unsuru, şiddetin ve tacizin bir mağduru olmaktan çıkarıp, çalışan, düşünen, öğreten, iyileştiren, güzelleştiren, ilham veren yanının görünmesine, bilimin, sanatın, ekonominin, eğitimin, huzur ve barışın, sevginin öznesi olarak ülkemizin yarınlarına olan katkısının desteklenmesine hepimizin ihtiyacı var. Bu açıdan, kadınlarımızın başarılarıyla buluşmak için sadece 8 Mart'ın değil, her günün değerli olduğuna inanıyoruz. Varlık gösterdiği her alanda umut olan, hayatı yenileyen tüm kadınlarımızı taktirle karşılıyor, Türkiye'ye kattığı değerle iftihar ediyoruz. Bu süreçte biliyoruz ki, kadınlarımızın cesareti, dirayeti ve fedakarlığı ile ülkemizin aşamayacağı engel yoktur. Ve biliyoruz ki, kadınların değer katmadığı hayat, siyaset, ekonomi, sivil toplum eksik kalacaktır.” Dedi.