Milletvekili Bakoğlu'ndan TRT tepkisi
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, TRT'nin Gazze'deki savaş dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı kutlamalarını ileri bir tarihe ertelemesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Milletvekili Bankoğlu açıklamasında “Bu bahanelerin yolu yıllar önce iktidar tarafından açılmıştır. İsrail'in Gazze'de hastaneye yaptığı katliam, dünya tarihine geçecek bir saldırıdır. Vicdanı olan kimse böyle bir insanlık suçunu kabul edemez. Çocuk, kadın, hasta, yaralı demeden sivillere yönelik yapılan bu saldırının bedeli uluslararası ilişkilerde belki de geri dönüşü olmayacak hasarlar yaratacaktır. Ne savaş ne de misilleme bu vahşete gerekçe olarak gösterilemez. Bunu desteklemek ya da haklı göstermek diye bir durum söz konusu dahi olamaz. Dünya devletlerinin bu insanlık ve savaş suçu karşısındaki tutumunu, Cumhuriyet Halk Partisi olarak yakından takip ediyoruz. Savaşın başladığı günden beri ve bu hastane katliamının gerçekleştiği ilk anda Türkiye Cumhuriyeti devleti adına hükümetin yapması gereken çok önemli çalışmalar vardır. Kutlamalara 12 gün varken ve 3 günlük yas ilan edilmişken ilk işleri 29 Ekim programlarını ileri tarihe ertelemek oldu. Bu da kutlama konusundaki gerçek niyetlerini gösteren talihsiz bir açıklama oldu” dedi.
“Karanlık bir zihniyetten bahsediyoruz”
Milletvekili Bankoğlu açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi, “Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı dünya âleme ayrıca anlatılması gereken önemli bir kilometre taşıdır. Kurtuluşun, kuruluşun, kayıpların ve kazanımların 100. Yılıdır. Ulu Önderimiz Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti sadece bir milletin kaderini değiştirmedi, başta emperyalist ülkeler olmak üzere bütün dünyanın kaderini kökten değiştirdi. 100 yılda bir olan bu dönüm noktası, geride kalmış olan koca bir asrın kutlamasında erteleme filan olamaz. Dünyanın en güçlü devletlerine karşı savaşıp kazandığımız bağımsızlığımızı kutlamak, görev ve sorumluluktur. Karanlık bir zihniyetten bahsediyoruz. 29 Ekim; Cumhuriyetin değerini bilen, seven ve bunu dünyaya göstermek için yapılması şart olan bir gündür. 75. yıl kutlamalarına bile baksalar yeterdi. Cumhuriyetin tüm hafızasını Atatürk ile birlikte silmek için büyük çaba gösteren hükümet bilmelidir ki, ne yaparlarsa yapsınlar bu sevgiyi, bu minneti, cumhuriyetin değerlerini silemezler. Uzun yıllardır sistemli olarak uygulanan bu planları arzuladıkları gibi karşılık bulmayacak. Millî duyguları seçimden seçime kabaranlara bir kez daha söyleyelim bu numaralar eskidi.
“Bunun Türkçesi bahane bulmaktır”
TRT yetkilileri ve bu talimatı verenler unutmasın ki, cumhuriyetimizin 100. yılı TRT'nin ekranlarına sığmayacak kadar büyük ve önemlidir. TRT tarafsızlığını, haberciliğini ve tüm samimiyetini zaten uzun yıllar önce yitirmiştir. Gazze saldırısı bahanesi ile yapmaya çalıştığı şey ortadadır. Hükümetin ulusal yas anlayışı bile mantık ile açıklanacak gibi değil. Üstelik çatışmaların başladığı yirmi üçüncü güne denk gelen 29 Ekim'i on iki gün öncesinden ertelemeye kalkmanın Türkçesi bahane bulmaktır.
“Bayramı kutlamak isteyen yurttaşlara gaz ve tazyikli su sıkıldı”
644 can kaybı olan Van depreminde, 24 Mehmetçiğin şehit olduğu Çukurca saldırısında, 43 madencimizin yaşamını yitirdiği Amasra maden faciasında yas ilan edilmedi. Ama Van depremi ve Hakkari'deki şehitler ardından 29 Ekim 2011'deki kutlamalar iptal edildi. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının iptal edildiği o günün akşamında dönemin her resmi bayramında hastalanan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, unutulmaz ekonomi bakanlarından Zafer Çağlayan'ın Ankara Sheraton Oteli'ndeki sazlı sözlü düğününe katılmakta sakınca görmediler. Ertesi yıl yani 2012'de dönemin cumhurbaşkanı bir 30 Ağustos öncesi yine aniden rahatsızlandı. Öyle ki çıkartılan bir yönetmelikle Zafer Bayramı nedeniyle Genel Kurmay Başkanlığı'nda verilen resepsiyonlar kaldırıldı. Peki iki sonraki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Ankara Valiliği 30'a yakın sivil toplum kuruluşunun yürüyüşünü yasakladı. O da yetmedi, bayramı kutlamak isteyen yurttaşlara gaz ve tazyikli su sıkıldı. Anıtkabir yakınlarına polis barikatları kuruldu.
“Ulusal bayramları kültür merkezlerine sıkıştırdılar”
Ulusal bayramlara ilişkin bir yönetmelik değişikliği ile 32 yıldır on binlerce yurttaşın stadyumlarda coşku ile kutladığı, devletin televizyonu aracılığı ile milyonlara ulaşan bayramları spor salonlarına, kültür merkezlerine sıkıştırdılar. Halkımız unutmasın lütfen, bu hükümet Papa 2. Jean Paul ya da Suudi Kralı öldüğünde de yas ilan etmeyi uygun görmüştü. Cumhuriyetin 100. Yıl kutlamaları bir düğün dernek değildir. Kayıpların ve kazançların hatırlanması ve hatırlatılması gereken bir yıl dönümüdür. 100 yıldır böylesine önemli bir coğrafyada sapasağlam temellere oturtulmuş bir ülkenin gür sesidir. İç ve dış mihraklara rağmen önemli bir güçtür. Milleti kimselere benzemez. Yüzbinlerce şehidin kanıyla sulanmış bu topraklar, bağımsızlık savaşını kazanmış asırlık bir cumhuriyet olmuştur. Yani büyük acılar ve kayıplar karşısında, bedel ödemiş ve bedel ödetmiş olduğumuz bu vatanın kudretini hatırlattığı gündür.
“Halk bu ülkenin ve kurucusunun değerini bilir, anar, kutlar”
Halkın sinir uçlarıyla oynayan bu tür girişimlerin çok tehlikeli olduğu bilinmelidir. Türlü yollarla başka ağızlardan nabız yoklamak, ona göre pozisyon almayı hesaplamak, bir kısmın yayın organına dönüştürülmüş devlet televizyonu üzerinden mesaj vermek yanlışların en büyüğüdür. Türkiye Cumhuriyeti'nin üç beş gün sonrasında kutlanacak bir 100. Yıl Cumhuriyet Bayramı yoktur. Cumhuriyet, gerçek vatanseverlerin hücrelerine işlemiştir. Ne yaparsanız yapın, halk bu ülkenin ve kurucusunun değerini bilir, anar, kutlar.”