KONGREDE NELER KONUŞULDU
Gelecek Partisi 1'inci Olağan İl Kongresinde neler konuşuldu. Genel Başkan Davutoğlu'nun ve İl Başkanı Kurtkaya'nın konuşmaları...
GELECEK PARTİSİ GENEL BAŞKANI DAVUTOĞLU BARTIN'DA
Gelecek Partisi Genel Başkanı ve Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bartın İl Başkanlığı Olağan Kongresine katıldı.
Belediye Sosyal Tesislerindeki kongre koronavirüs önlemleri altında yapılırken Genel Başkan Davutoğlu, ülkenin son 2 yılda içinde bulunduğu ekonomik durum ve son 1 haftadır döviz ve altında yaşanan yükseliş üzerinden Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile AK Parti iktidarını sert bir dille eleştirirken Bartın'la ilgili çarpıcı ifadeler kullandı.
'Burası yiğit meydanı'
Türk Lirasının 2018'den bu yana yüzde 60 değer kaybettiğini ve enflasyonun yüzde 25'lere kadar yükseldiğini ifade eden Davutoğlu, 'Geçen sene bu vakitler birçok kişinin yapamaz dedikleri, yola çıkamaz dedikleri ve engelleri aşamaz dedikleri bir dönemde partimizi kurduk. Pandemi şartlarına rağmen 67 ilimizde, 330 ilçemizde örgütlendik, 155 ilçemizde kongrede yaptık şimdi de 6. İl kongremizi Bartın'da yapıyoruz. Allah'a hamdolsun. Niye yola çıktık? Gerçekten memlekette eğer siyasi parti kurma ihtiyacı varsa, bir memleketin üzerine kara bulutlar çökmüşse, 'İnsanlar yok mu bizi kurtaracak' dediklerinde bu ihtiyaca yönelik adımları atmayı kimse engelleyemez engelleyememiştir de. Bugün de böyle bir ihtiyaç var. Geçen yıl partimizi kurduktan sonra birçok parti hayata geçti. Yeni partilerde doğma çabası içerisinde. Herkes siyaset sahnesine çıkar, halkın önüne çıkar ama biz halkın önünde değiliz, halkın ta içindeyiz. Çok ilginçtir biz parti kurduğumuzda bizi suçlayan Sayın Cumhurbaşkanı, başka bir partinin siyasete girişini demokratik hak olarak ilan ediyor. Bu bile Gelecek Partisi'nin başarısı olarak yeter. Burası yiğit meydanı, herkes siyaset sahnesine halkın önüne çıkar. Ama biz halkın önünde değiliz, ta içindeyiz. Ülkemizin her ilinde, ilçesinde, beldesinde, köyünde örgütlenene kadar teşkilatımıza durmak haramdır. Bizim kongrelerimiz bir formaliteyi yerine getirmek için yapılmıyor. Halk sıkıntı içinde. Halk bir nefes bir ümit bekliyor. Dün akşam (pazartesi) Sayın Cumhurbaşkanını dinlerken bu 3Y meselesi bir kez daha gözümün önünden geçti. Kendisini dinlerken eski bir mesai arkadaşı olarak hüzünlendim. Meselelere bakış tarzını görünce üzüldüm. 2020 yılında bir ülkenin cumhurbaşkanı halkına dönüp refah ölçüsü olarak buzdolabı, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesinden bahsediyorsa o ülke 100 yıl geride demektir.' Dedi.
Maliye Bakanını korumayı tercih ediyorsunuz
Türkiye'nin şuanda dünyanın en yüksek enflasyon rakamlarına sahip ülkelerinden biri olduğunu kaydederek konuşmasını sürdüren Davutoğlu, 'Gelişmiş ülkelerde enflasyon yüzde 0.4, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 4.2'dir. Türkiye'de enflasyon yüzde 12 ve gelişmiş ülkelerin 30, gelişmekte olan ülkelerin de 3 katı kadar ülkemizde enflasyon var ve Sayın Cumhurbaşkanı bizim bu rakamdan memnun olmamızı istiyor. Siz memnun olursunuzda pazara inen halk, her geçen gün artan fiyatlardan memnun olabilir mi? Döviz kurlarına bakalım. 2016'da biz bıraktığımızda döviz kuru 2.85'ti. Hatta o krizi parti içinde yaratmadan önce 2 nokta artmıştı ama şimdi 7.30 Türk Lirasına yüzde 155 değer kaybettirmişsiniz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden bu yana da yani olgun üzüm zannettiğiniz Hazine ve Maliye Bakanının komik uygulamalarından da Türk Lirası yüzde 60 değer kaybetti. Siz böyle bir değer kaybı yaşanırken Türk Lirasını korumak yerine, Hazine ve Maliye Bakanını korumayı tercih ediyorsunuz. Görevde olanların görevi bir bakanı korumak değildir, Türkiye'nin ve milletimizin onuru olan Türk Lirasını korumaktır. ' Diye konuştu.
Asgari ücret 4 yıl içinde yüzde 40 değer kaybetti
Davutoğlu konuşmasının devamında asgari ücrette yaşanan değer kaybına da değinerek, 'Yoksulluğun ölçüsü asgari ücretle dünya standartlarında nerede olduğunuzdur. 2016 yılında asgari ücret 485-500 Dolar civarındaydı. Şuanda karşılığı 380 Dolardır. Asgari ücret 4 yıl içinde uluslararası bazda yüzde 30-40 değer kaybetmişse bu halk yoksullaşıyor demektir. Bunu görmeniz lazım. Ama bunu görmek için halkın içinde yaşamak lazım. Uzun zamandır iktidardakiler halkın dertlerinden en önemlisi de halkın vicdanından kopuktur. Yoksulluk tablosu bu. Ülke yangın yerinde ve siz 'Uçuşa geçtik' diye bir hayal aleminde geziyorsanız bir gün o hayal aleminden indiğinizde iktidardan da inmiş olursunuz . O gün gelecek. Kendini anlamayanlara bu halkın verdiği en büyük ceza o gün geldiğinde onları sandıkta iktidardan indirmektir. Halk bu yoksulluk düzeyine inmişken yoksulluktan bahsetmeyi yasaklıyorlar. Maalesef bütün kaynaklarımızı kötü kullanan ve israf eden bir iktidar söz konusu. O kaynaklar doğru zeminde kullanılmadığı için yoksulluk bir doğal sonuç haline geldi. Yolsuzluğa çare bulunamıyorsa yoksullukta kaçınılmaz bir sonuç haline gelir. Bakın Bartın'ın 25 yıldır bekleyen Bartın Irmağının ıslahı için harcanacak para devede kulak bile değilken buraya kaynak ayırmıyorlar. Bartın çevre yolu hep gündemde ona da kaynak ayırmazlar. Temeli 2018 yılında atılan 400 yataklı devlet hastanesinin temelinin üzerine bir bina yapmazlar. Ama pandemiyi bahane ederek Atatürk Havalimanının pistlerini kırarlar ve bazı şirketlere milyarla lira kaynak aktarırlar işte Türkiye'nin yoksulluğun sebebi bu yolsuzluklardır. Yolsuzluğun engellenmediği bir yerde yoksulluğun engellenmesi mümkün değil.' Dedi.