İnsan Hakları İstişare Toplantısı Bartın'da yapıldı
TİHEK Başkanının katılımıyla toplantı düzenlendi..
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç'ın katılımıyla Bartın'da ‘İl İnsan Hakları İstişare Toplantısı' gerçekleştirildi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Bartın'da istişare toplantısı gerçekleştirdi. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç'ın katılımıyla Bartın Kültü Merkezinde düzenlenen toplantıya Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan, Bartın Garnizon Komutanı Deniz Kıdemli Albay Erkan Şahin, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, Başsavcı Faruk Kaynak, Adalet Komisyonu Başkanı Harun Ceyhan, İl Jandarma Komutanı Albay Ersin Arslan, İl Emniyet Müdürü Şakir Engin Korkmaz, Sahil Güvenlik Batı Karadeniz Grup Komutanı Binbaşı Yavuz Daylak, kamu kurumları ve sivil toplum örgütü temsilcileri ve davetliler katıldı.
Bartın Valisi Nurtaç Arslan, toplantıda, temel misyonu insan haklarını korumak ve geliştirmek olan, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması için çalışan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun çalışmalarını takdirle karşıladıklarını belirtti. Valilik olarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi konusuna büyük önem verdiklerini dile getiren Arslan, "Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlarken temel hak ve özgürlüklerini güven içerisinde kullanmalarına imkan tanıyacak ortamı oluşturmak için çaba gösteriyoruz. Başta engelli, yaşlı, çocuk ve kadın vatandaşlarımız olmak üzere tüm vatandaşlarımızın haklarını eşit ve en geniş biçimde kullanabilmeleri temel hedefimizdir. Bu doğrultuda çalışmalarımız devam etmektedir. Valiliğimizce oluşturulan İl İnsan Hakları Kurulu, toplumun ve kamu görevlilerinin haklar konusunda bilinçlenmesi için kentteki sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlarla özveriyle çalışmalarını hiçbir aksaklığa meydan vermeden sürdürmektedir." diye konuştu.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç da 2016 yılında faaliyetlerine başlayan kurumun ortaya çıkabilecek olan eşitsizlikleri, ayrımcılıkları önleyebilmek adına idari bir hak arama mekanizması olarak başarılı şekilde çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.
Herkesi kapsayan bir koruma mekanizması
Kılıç konuşmasının devamının şu ifadelere yer verdi; “Malumunuz olduğu üzere insan haklarının temel konsepti anlayışı çerçevesinde baktığımız zaman en büyük hak ihlalcisinin kamu otoriteleri olduğu bilinmekte. Fakat insan hakları düşüncesindeki gelişim seyri ve dikkate alındığında insan haklarının, eşitlik hukukunu ihlal eden tek aktörü kamu otoritesi olmadığını bilmemiz gerekiyor. Tam da bu noktada bir eşitlik kurumu olması hasebiyle de kişilerin kendi aralarında ortaya çıkabilecek hak temelli imzalarla, çekişmelerde bu türlerin eşitlik kurumlarının da devreye girmesi gerekiyor. Bu noktada baktığımızda aslında insan haklarının yatay etkisi dediğimiz bir etki ortaya çıkıyor. Yani ne oluyor? Kişinin komşusuna, kişinin kişisel aile efradından, ister çevresinden, ister komşuyu hukukundan kaynaklanan ilişkilerde ortaya çıkabilecek hak ihlalleri, eşitlik hukukuna aykırılık teşkil eden izlerler ya da durumlar karşısında da devletin bu konunun mekanizmalarının devreye girmesi düşünülüyor. Çok literatürde önemsediğim önemli insan hakları hukukçularından bir tanesinin ifadesiyle tanımlamasıyla hakikaten hakların korunması nasıl ki en mikro ölçekte en küçük ölçekte hanelerimizde, sokaklarımızda, iş yerlerimizde ortaya çıkıyorsa ihlaller bunları karşı koruma mekanizmalarının da mutlak suretle, en minimal ölçekten başlamak üzere toplumun bütününe şamil olacak biçimde hatta sadece ulusal ölçekte değil, uluslararası ölçekte de koruma altına alınması gerektiği fikri ortaya çıkıyor. Bunun için Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu görece yeni bir kurumsal yapılanma olmakla birlikte Türkiye'de bu görevi icra edecek bir yapı, bir kurumsal yapı olduğunu ifade edeyim. Bu yönüyle hem idari anlamda hem de mali anlamda özerkliklerimizle yurttaşlarımızın hak ihlali başvurularını, eşitlik hukuku çerçevesinde sadece onlarda değil, bunun yanı sıra özellikle hem koruma altında olan, hem özgürlüğünden mahrum bırakılan kişilerin tutuldukları yerleri haberli habersiz ziyaret etmek suretiyle cezaevlerini geri gönderme merkezleri, Türk evlerinin, nezarethaneleri burada devletin koruması ve güvencesi altında olan bütün yurttaşları kapsayacak biçimde bir koruma mekanizması öngörülüyor.
“Sadece tavsiye vermiyoruz, yaptırım uyguluyoruz”
Türkiye gerçekten iftiharla ifade etmemiz gerekirse uluslararası insan hakları hukukunun hem sözleşme hukuku, hem bu sözleşmeleri koruma mekanizmalarına taraf olan bütün özgüveniyle, şeffaflık ilkesi, yönetsel saydamlık ilkesi çerçevesinde taraf olduğunu görüyoruz ve biliyoruz. O açıdan sisteminin böylesine şeffaflıkla denetime açılmış olması bizim kurumumuzda olduğu üzere bir idari hak arama kurumu ama aynı zamanda bir denetleme kurulu olarak varlık gösteriyor. Biraz da özellikle ayrımcılıkla mücadele noktasında siz değerli arasında mutlaka farklı sivil toplum örgütlerinden temsilcilerimiz de var. Özellikle ayrımcılık yaratabilecek kanunumuzun ön gördüğü çerçevede on beş temelde ortaya çıkabilecek. İster gerçek kişiden iyiliğini kişiye başvurana isterse az önce de söyledim kamu otoritesinden kamu tüzel kişiliğinden ya da özel bir tüzel kişiliğinden şirketlerden herhangi bir yerden hizmet sunumu çerçevesinde ortaya çıkabilecek olan ayrımcılıklarla da mücadele ediyoruz. Bu doğrultuda yapılan başvuruları değerlendiriyoruz ve bir idari hak arama kurulu olarak sadece tavsiyede bulunmuyoruz. Yanı sıra idari yaptırım uyguluyoruz para cezası. Verme yetkiniz var ki dünyada 3,4 tane örneği var. Bir tanesi de bizim kurumumuz. Türkiye insan hakları ve eşitlik kurumu. Bunun dışında özellikle insan hakları alanında işbirlikleri yapmak suretiyle bugün burada sayın rektörümüzü aramızdalar. Üniversitemizde varsın, üniversitemizde bir işbirliği protokolü gerçekleştirdik. Bu protokoller çerçevesinde de hem yerel ölçekte insan haklarının nabzını, hak ihlallerine ilişkin farkındalığının arttırılması, sorunların masaya yatırılması ve tartışılması için bir ortak zemin, bir tartışma ve fikir alışverişinin sunumu, bir zemin yaratma düşüncesi içerisindeyiz.”