Çakır'dan iddialara yanıt
Çakır'dan o iddialara belgeli cevap.
Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, son zamanlarda belediyeye yönelik iddialara düzenlediği basın toplantısı ile cevap verdi.
Çakır, böylesine zor zamanlardan geçilen dönemde bu gibi asılsız iddialarla insanları meşgul edilmemesi gerektiğini ifade ederek üzgün olduğunu dile getirdi. Kurumun gücünü başkasının üzerinde kullanmadan, kimseyi ötekileştirmeden şeffaf bir yönetim anlayışına sahip olduklarını iddia eden Çakır, “Yıllardır hiçbir iddiaya yanıt vermediğimiz halde, böylesine bir zor dönemde yanıtlamamız gereken bir iddia ortaya atıldı. Buna yanıt vermeden geçemeyiz. Sebebi de şudur; tabii ki yetkili makamlar eleştirilecek lakin temel ihtiyaçları aksatmadan yürüttüğümüz bir belediye var ki amacımız da bu. Her 3 ayda bir mali tablolarımızı yayınlıyoruz. Yaptıklarımızın hesabını vermeye zaten gayret ediyoruz. Lakin böylesine bir iddiada sessiz kalmak da bir Belediye olarak bizlere yakışmazdı” dedi.
Hissedarlardan hiçbiri Selim Karakaş değil!
Cumhuriyet Halk Partisi Bartın İl Başkanı Selim Karakaş'ın da adının geçtiği iddialarda bahsi geçen parsellere ilişkin planları da değerlendiren Çakır, “Görmüş olduğunuz bu parsel de ‘siyasi yandaşlığa', ‘ranta' konu olan parselimizdir. İki restoranımız da bu mevkide mevcut. Siyasi yandaşlık dediğim Cumhuriyet Halk Partisi Bartın İl Başkanımız Selim Karakaş'ın da adının karıştığı, hissedar olduğu burayı planladığı yönündeki iddialara da bir cevap verelim istiyorum. Belediye kayıtlarımızda da mevcut ki bu parselin 3 tane hissedarı var ve hiçbiri Selim Karakaş değil. 2007 yılında içinde bulunduğumuz alan da dahil olmak üzere uygulama alanı dışına çıkmış yani sit alanından çıkmıştır. 2007-2013 tarihleri arasında bu alan, plansız konumda uygulama imar planı kapsamındaki bir alandır. 2013'teki sit alanından sonra bu bölgeyle ilgili belediyemizde çalışmalar yapıldı ve o dönem Belediye Meclisince onaylanmamıştır. Adanın tamamının ticari alanda yapılaşmaya açık olan bir alandır. 2013'ten sonra yapılan koruma amaçlı imar planı taslaklarında bu bölgede zaten bir tanım var. Bunu açıklamadan geçemezdim” ifadelerini kullandı.
“Sit alanı ilan edilen bölgedeki yaklaşık 300 parsel çivi çakamıyor.”
Amasra Belediye Başkanı Recai Çakır, hakkındaki iddialarla ilgili açıklamalarına devam ederek şunları söyledi: “Belgelerle konuşuyorum ve bizim dönemimizden önce başlayan ki o konunun da belgelerini sizlere sunacağım, 2013'ten 2017'ye kadar yılan hikayesine dönen plan süreci bir çok hemşerimizi de üzmüştür, zor durumda bırakmıştır. Sit alanı ilan edilen bölgedeki yaklaşık 300 parsel çivi çakamıyor, boya yapamıyor, içinde bulunduğumuz belediyemiz de dahil olmak üzere. Belediyemize cepheden bakarsanız en üst katımızdaki tuğlaları ve hiçbir işlem yapamadığımızı göreceksinizdir. Belediyenin buna gücü mü yok? Hayır, plansız çünkü. Yani 2013'teki sit alanı ilanından sonra 2017'de ihale süreci başlayana kadar plansız olduğu için belediye de işlem yapamamıştır. Kültür Bakanlığı'nın yetkili kurumları bize de izin vermiyor. Dolayısıyla belediyemizin de içinde bulunduğu alan da olmak üzere buradaki hiçbir parsel sahibi yani 300'e yakın parsel en ufak bir bakım, onarım yapamıyor.
“Tarihi varlıklara zarar vermeden halkımızın önünüz açmak istiyoruz”
Biliyorsunuz yeni yönetim 4 Nisan 2019'da başladı. 2017'de ihalesi yapılıp 2018 yılında taslakları Kültür Bakanlığı ilgili kurumlarına teslim edilen planlarda 100'e yakın alanlara tanım getirildi. Yani ticari, konut ve bahçe anlamında olan tanımdan bahsediyorum. Bu da bizim belediye olarak ana fikrimize, genel görüşümüze yönetim olarak uygundur. Çünkü biz, tarihi varlıkların korunmasına yönelik taraf olduğumuz gibi halkımızın bu alanlarını kullanabilmelerini de istiyoruz. Ticari anlamda, konut ve bağ-bahçe anlamında kullanabilmelerini istiyoruz tabii ki tarihi varlıklara zarar vermemek koşuluyla. Ticari, bahçe veya konut işleminden önce sondaj kazısı yapıp tarihi varlık olup olmadığı kontrol edilecek, eğer tarihi bir varlığa rastlanıyorsa ruhsat süreci bitecektir. Buna bağlı olarak, Amasra Belediyesi olarak tarihi bir varlığa rastlanırsa kazıdan sonra eğer taşınabilir nitelikliyse taşınabilsin istiyoruz. İnsanların alanları kullanabilmeleri taraftarıyız. Burası bir turizm kenti ve hemşerilerimizin önünü açmak gibi bir sorumluluğumuz var. Ekonomilerinin turizmden döndüğü bir kent olarak halkımızın daha refahta yaşamasını istiyoruz.
Biz neyi tartışıyoruz?
Ethem Ağa Konağı'nın karşısındaki alana gelecek olursak, bu planda tüm ada da olduğu gibi bir tanım getirildi ki o tanım da sondaj yapılmış olma şartıyla 6.50 yüksekliğinde taban oturumu belli bir yapının yapılabileceğidir. Lakin tarihi bir varlığa rastlanmadıysa burası da sağında ve solunda olan işletmeler gibi bu hakkı kullanabilir. Kültür Bakanlığı'nın ilgili kurumlarından izin alınarak 100'e yakın parsel imara açılmıştır. Kaleiçi'nde, Kum Mahallesi'nde ve Boztepe'deki bu alanların tamamına koruma, kullanma dengesi gereği yapılaşma önerisi getirilmiştir. Altını çizerek söylüyorum ki varlık çıkarsa tabii ki yapılamaz. Peki biz neyi tartışıyoruz?”
Hukuk herkese açıktır
Özellikle ifade edeyim basında çıkan haberlerin yanı sıra özellikle Canlı Balık işletmemizin ortaklarından Mete Ayyıldız bu bölge ile ilgili çok şiddetli itirazlarda bulundu ve bahsettiğimiz ‘siyasi yandaşlık' ifadesini de kullanarak, bir imar rantı yaratıldığını iddiasını da dillendiriyor. Burada bir parantez açayım; Canlı Balık dediğimiz işletme 60 yılı aşkın hizmeti ile değerli bir işletme ve aile de Amasra'da emekçi bir aile olarak bilinir ama bu tarzda değil. Yani gecenin 12'sinde içki masasında bir kentin Belediye Başkanı'nı, bir kentin, bir partinin il başkanını karşıya alarak temsil ettiği kurumu da lekeleyerek değil. Böyle olmaz. Eğer bir yanlış görüyorsanız söyleyebilirsiniz. Hukuk herkese açıktır. Yıllardır bu şehirde ailesiyle ya da benim gibi öğretmen kimliği ile bir partinin adayı olarak kamuoyunun önüne çıkmış onuru ve namusuyla yaşamış insanlarla ilgili bu iddialar üretilemez. Bunu anlatmaya çalışıyoruz.
“Buradaki işletmeleri küçültmek değil, büyütmek amacımız.”
Ethem Ağa konağı ya da kıyı şeridinin devamı ilkesi gereğince ‘bu alanda imar olmamalı, kapatılmalı' mantığında bu iddialar dillendiriliyorsa eğer kıyıda bildiğimiz tüm yapıların kaldırılması lazım. Peki, bunun sonunda ne olur? Ben söyleyeyim, Ali veya Veli ile işimiz yok bizim. Ben bu kentin Belediye Başkanıyım, bu kentin ekonomisi turizmden dönüyor. Yani buradaki işletmeleri küçültmek değil, büyütmek amacımız ama bunu yaptığımızda da 100 tane parseli kullanılır hale getirmiş, 2,5 ay imar komisyonunda tartışılarak titizlikle incelenmiş, hemşerilerimizin bütün itirazları tek tek değerlendirilmiş, 100'e yakını olumlu bulunup Kültür Bakanlığı'nın ilgili kurumlarına havale edilmiş bir plan sürecini kendi yanındaki bir parselle değerlendirip buradan da bir kentin Belediye Başkanını, bir siyasi partinin İl Başkanı'nı, bir partinin kültürü ve ilkeleri hakkındakilere yorum yapılarak itiraz üretilemez. Hukuk yolu herkese açık, buyurun itirazınızı yapın!
“Belgelerle konuşuyorum!”
Bu alanla ilgili bir başka mesele de Rıfat Açıcı'nın iddialarından birisi olan kazı meselesidir. Güya Amasra Belediyesi çalışanı taşeronluk yapmış, İl Başkanı'nın kardeşinin kiracı olduğu yerde taş sökmüş, temizlik yapmış. Bu iddiaya da Kültür Bakanlığı'nın da imzasının olduğu belge ile cevap veriyorum. Bu belgede ‘3. Derecede arkeolojik sit alanı zeminine müdahale olmasa da izinsiz bir uygulama olması nedeniyle ilgili idaresince kaldırılmasına, kaldırıldığına dair belge ve fotoğrafların kurul müdürlüğüne iletilmesine karar verilmiştir' der. İlgili idare kimdir? Amasra Belediyesi'dir. Peki bu belge nereden geliyor? Kültür Bakanlığı'nın ilgili kurulundan. Biz bakanlığın söylediği işi yapmışız ve bedelini de tahsil etmişiz. 7/24 çalıştığım belediyeye ‘taşeron' deniliyor. Bir sorun, bir sorun bakalım öyle bir şey var mı?”
“Koruma-kullanma kapsamında her yer kullanılsın istiyoruz”
İddiaları cevaplayan Başkan Çakır, bir başka iddianın ise “135 yıldır imara açık” ifadesi ile ilgili de “Bu 135 rakamını nasıl buldunuz? Cumhuriyet tarihinden de eskiye giden bir tarihi nasıl bulabildiniz? Daha önce de dinlediniz ki zaten Amasra'nın koruma ilanı 1976. 135 rakamını nasıl buldunuz, 135 herhalde Ethem Ağa Konağının yapılış tarihi. Daha önce de göstermiş olduğum gibi bu alanda daha öncesinden yapı var. Tanım getirilmesini yanlış bulmuyorum ama tarihi varlık tespit edilmediği sürece koruma-kullanma kapsamında her yer kullanılsın istiyoruz. Tek bir yer değil, 100'ün üzerinde yer de dahil olmak üzere bu kentin insanları ekmek yesin istiyoruz ama tekrar söyleyeyim temel kazısında bir tarihi varlık tespit edilirse imar durur” açıklamasında bulundu.
Basının gücünü her zaman önemsiyoruz
Hakkındaki iddialara ilişkin hukuki yollara başvuru yapıp yapmayacağıyla ilgili soruya da Çakır, “Basın Mensuplarına yönelik yapabileceğimiz tek şey tekzip yayınlamaktır. Çünkü eksik ve yanlış yapabilirler, biz her zaman basının gücünü önemsiyoruz. Biliyorsunuz ki sık sık da bir araya geliyoruz. Ancak işin altında bu meseleyi kurcalayan ki hukukla halledilebilecek işi bugün birilerinin onuru ve gururu ile oynayarak haber yaptırıyorlar, aslında hukuken yani etik olarak haksız olduklarını biliyorlar. Kendileri de basın açıklaması yapmak yerine kusura bakmayın ama sizin içinizden birilerini kullanılıyorlar. Keşke ilgilerler adına iddialar yayınlayan basın yayın organları da aramızda olsaydı belki daha tatmin edici, verimli bir sohbet olurdu. Ve onları da her zaman çağırırız. Bizim için bir bütün olmak önemlidir ki basın açıklamamıza davet edildiler. Bütün yayın organlarımıza eksiğimiz varsa da özür dileriz” yanıtını verdi.
“İddialara net cevap vermiş olduk”
Yine Amasra Belediye ile ilgili gündemdeki iddialardan biri olan kira artış oranlarıyla ilgili de Çakır, şöyle konuştu: “İddialardan biri de Amasra Belediyesi'nin güya müstecirlerine seçici davranması, bazı kiracılarına yüzde 1 artırım yaparken bazı kiracılarına 300- 500 artırım yapmış olmasıdır. İddia bu peki gerçeklik öyle mi? Değil. Yine ve yeniden belgelerle konuşacağım. X adında bir balık restoranı 183 metrekare alan kullanıyor, yıllık kira bedeli 30 bin 715 lira. Bir diğer örneğe bakacak olursak dönemimizde ihale ettiğimiz Y adında 25 metrekare olan bir satış büfemiz, kira bedeli ise 145 bin 800 lira. Bir diğer örneğimize bakacak olursak da yine dönemimizde ihale edilen Z adında unlu mamul satış yerimiz 5.7 metrekare ve yıllık kiramız ise 31 bin 374 TL.
Amasra Belediyesi Meclisiyle ve plan bütçe komisyonuyla tartışarak yaptığımız şey şu, Amasra'nın dokusunu da korumak amacıyla buralarda da süre uzatımı yapabiliriz. Bunlar bizim hemşerilerimiz, yanlarında insanlar çalışıyor ve biz bu kentin şehr-i eminiyiz bunun gereğini yaparız. Ancak, bu alanlarda bir kişinin, çalışanıyla beraber 11 kişinin değil tabelaya bakarsak 6 bin 600, il dışında ve yurtdışında yaşayanlara bakarsak 66 bin kişinin hakkı var. Bizim bu hakkı korumamız lazım. Bu geliri, belediye üretiyor maaş veriyor. Şunu yaptık, Bakanlık lisanslı STK lisanslı bir firmayı çağırdık, firmaların 4 tanesine teklif verdik ve teklif istedik en uygun fiyatı veren Bakanlık ve STK lisanslı firmayı çağırdık. ‘Bizim kiracılarımız bunlar, buyurun adresleri' dedik. Geldiler incelediler, yalnız şöyle bir detay vardı; onlara güncel kira bedellerini vermedik. Geldiler ve bir değerleme yaptılar buraların kira bedelleri ne olmalı diye, değerlemeyi yapıp bize raporu sundular. 9 işletme için 600 sayfalık rapor oldu. Sonra bu rapora istinaden bu çalışmayı biz yaptık. Şirketin verdiği bedelle ilgilinin şuan ödediği bedel farkı ne? Basında yer alan iddia şu, biz de hesapladık gerçekten 1.85 çıktı. Yani güncelde ödediği kira ile teklif edilen kira arasındaki fark 1,83'tü. Bazısında yüzde 25 çıktı, bazısında yüzde 500 çıktı. Yüzde 500 çıkan kim biliyor musunuz? Balık restoranı.
“Sahibi Ali mi Veli mi bakmadık”
Şimdi siz Amasra Belediyesi kimine yüzde 1, kimine yüzde 500 yaptı derseniz başka görünüyor değil mi? Bu insanların hepsi benim dostum kimine yüzde 300, kimine yüzde 500 kira artışı oldu. Arkadaşım yıllardır, ama ben Amasra'nın Belediye Başkanıyım, 6 bin, 60 kişinin hakkını koruyacağım. Dostuma, ‘Dostum ya böyle yapacaksın, ya da olmuyorsa başka bir işe bakacaksın, ben yapamam bunu sen benim dostumsun diye böyle devam ediversin diyemem' dedim. Bazılarına yüzde 300, bazılarına yüzde 500 kira artışı geldi, hele de pandemi koşullarında, kriz koşullarında eziyet gibi görünüyor mu, görünüyor. Dedik ki Belediye Meclisi olarak nasıl bir karar alabiliriz. Aldığımız karar şu; yüzde 1,83 çıkana dedik ki, ‘her ne kadar Bakanlık lisanslı firma sana 1,83 artış önerse de bu ülkede bir enflasyon var, asgari enflasyonu ödeyeceksin, yüzde 1,83 yerine yüzde 19 artışı ödeyeceksin' dedik. Enflasyon ile yüzde 100'e kadar artış önerilenleri 2 yılda alalım, insanların canı yanıyor. Yüzde 100'den fazla artış önerilenleri de 3 yılda alalım. Buranın sahibi Ali mi Veli mi bakmadık. Bizim partinin üyesi mi değil mi bakmadık. Amasralı mı değil mi bakmadık. Belediyenin kiracısı mı hepsine eşit. Ama gördüğünüz üzere böyle haberleştirilirse başka bir şey gibi görünüyor. Bunu böyle yazmadan önce birileri yazarsa seviniriz.”
Hiç kira almadık!
Bir gazetecinin “pandemi döneminde Amasra esnafından kira alındı mı?” sorusuna ise Çakır şöyle cevap verdi: “Bizim o dönemde hem Bakanlığın yayınladığı genelgeler, hem İl Hıfzıssıhha Kurulunun tedbirleri belirleyiciydi. Faaliyeti durdurulan müstecirlerimizden hiç kira almadık. Olumsuz etkilenenlerden bize her yıl kira ödemesi gereken insanlar var. İletmeler ihale tarihine tekrar geldiğinde o parayı bize peşin ödemek zorunda. Bunların hepsini öteledik, faizsiz bir biçimde yaz sezonuna getirdik ve 3 taksite böldük. Aylık ödeyenler var birde onlarında hepsine yüzde 10 indirim yaptık. Ayrıca Amasra'da ki bütün su hizmetlerinde KDV'yi yüzde 50 indirdik. O zaman yapmıştık şimdi bindirim yapmak zorundayız. Amasra Belediyesinin özellikle yaz kış nüfus farkından kaynaklı geçmiş dönem borçluluklarından kaynaklı bütçe eksi verir. Bizim dönemimizde de açık konuşuyorum eksi vermeye devam ediyor. Her ne kadar 180'lerden 120'lere geldik desek de personel sayısı. Zaten bu 180'in 40'ını İŞKUR üzerinden devlet karşılıyordu. Yaz sezonunda istihdam ihtiyacımız var. Ben bütçede denk bütçeyi sağlayacağım diye yazın çöp toplayamıyorum, benim böyle bir şansım yok. Bu nedenle açık vermeye devam ediyoruz ve bir süre daha devam edeceğiz. Hedefimiz 3 yıl içinde denk bütçeyi sağlamaktı, her üç ayda bir bütün bilanço verilerini yayınlıyoruz. Belki benim için sevindirici olan başlık şu, göreve geldiğimiz ile yıl 4 milyon 200 bin olan açığı, pandemiye rağmen 4 buçuk milyonda tuttuk. Üçüncü yıl 3 milyon 200 bine indirdik. Bu kronik bir problemimiz ve ilk defa belediyenin açığı eksiye düştü, bir önceki yıla göre. Şahsen de üzüldüm tabi pandemi ve kriz koşullarını yaşamasak hedefimiz 3 yıl içinde denk bütçeyi sağlamaktı.
“Üzerimizi unlu görenler bizi fırıncı sanıyor”
Kentimizin tanıtımı için bütçe olanakları ölçüsünde elimizden geleni yapıyoruz. Ancak zaman zaman eleştirilere muhatap oluyoruz. Fuarlarla ilgili dün yine bir paylaşım yaptık. En son gerçekleştirilen fuarda Amasra Belediyesi yer almak üzere fiyat aldığında bir standın bedeli 60 bin lira masraflarıyla birlikte 100 bin liraya yakın. Esnafımıza da çok yüklenme şansımız yok o nedenle ziyaret etmeyi tercih edecektik. Yani biz stant açmayacaktık. Ancak bir dostluk ilişkisi üzerinden son gün biz teklif aldık, bedelsiz olarak stant açmak üzere. Belediyemizin orada görüntüleri, afişleri dağıtılsın diyerek sabah 05.00'te ekiplerimizi yola çıkardık. Amasra Belediyesine yakışır bir stant olmadığını bende biliyorum. Ama şartlarımız üst üste konulduğunda, aslında Turizm Derneğimiz tarafından organize edilmesi gereken Valiliğimizin, Kaymakamlığımızın desteğiyle yürümesi gereken bir süreçte Amasra Belediyesi olarak Ankara'da, İstanbul' da, İzmir'de ve Almanya'da olmaya çalışıyoruz. Buradan çağrım olsun; bizi en çok eleştiren arkadaşlarımızdan biri, turizm işletmesi olamayan, Turizm Derneği Başkanımız, 2019 yılında göreve geldiğimizde kendisine telefonla birebir ulaşıp Antalya'da bir fuar için yer kiralayabileceğimizi söyledim. ‘Biz gereğini yaparız' dedi.
Biz yeri kiraladık derneğimizin organizasyonuyla tanıtımının sağlanması için maalesef standımız boş kaldı. Sonraki süreçte derneğimiz kendi üyelerine sorarak bir iş yapmak yerine genelde kamu kaynaklarıyla bir yerlere gidip tanıtım yapmayı tercih etti. Burada anlatmak istediğim şu, el birliğiyle Amasra'yı nasıl yukarı taşımamız gerektiğine bakmamız gerekirken, bir kentine derneğiyle, belediyesiyle, siyasetiyle boğuşulmasına gerek yok. Bayburt'ta öğretmen olduğumda öğrendiğim bir söz var, ‘Üzerimizi unlu görenler bizi fırıncı sanıyor.' Biz yanlış yapmayız, yanlış bir şey görürsek yüksek sesle bağırırız. Ama bizim işimiz başka, biz bu kentte taş üstüne taş nasıl koyarız diye uğraşıyoruz. Başka ilerle gidiyorsak bu kent için bir şey daha, bir kaynak daha nasıl yaratabiliriz diye uğraşıyoruz. “