Aydın ''Yolsuzluk yapmak suç mu, değil mi?'

Saadet Partisi Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın Bartın'da konuştu..

Saadet Partisi Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın Bartın'da yerel ve ulusal medyada görev alan basın mensupları ile bir araya geldi.

Saadet Partisi Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Birol Aydın Bartın ziyaret programı kapsamında partisinin Bartın İl Başkanı Mücahit Mekeç ve partililerle bir araya geldi. Aydın daha sonra partisinin il teşkilatı eşliğinde Bartın'da yerel ve ulusal medya da görev alan basın mensupları ile kahvaltı programında buluştu.

Aydın kahvaltı sonrası Türkiye'nin sorunlarını ele aldığı bir açıklama gerçekleştirdi. Aydın açıklamasında Türkiye'nin ahlak zemininde yozlaşma meydana geldiğini iddia ederek, Türkiye'nin kötü yönetildiği, kötü yönetim eliyle ekonomisin çökertildiği, üstüne de kamu kaynaklarının yandaşlara peşkeş çekildiği bir süreci uzun bir süredir yaşadık, yaşıyoruz. Kamplaşma ve kutuplaşmayı tercih eden, toplumsal dayanışma ve uzlaşmayı kendisinin sonu gören 20 küsur yıllık bir iktidarın ülkeyi getirdiği nokta; devlet işleyişinde bozulma, fikir, erdem ve ahlak zemininde ise apaçık yozlaşmadır.” Dedi.

“Ses çıkarmadıkları hırsızlıkların bedelini millete fatura ettiler”

Aydın konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi, “Sn. Erdoğan ile iktidar partisi ve ittifak ortaklarının seçim meydanlarında vaat ettikleri ile seçim sonrasında yaşattıkları arasındaki ciddi uçurum ortadadır: Seçim öncesindeki söylem faizlerin düşmesi iken, seçimden sonraki eylem faizlerin üç kat yükseltilmesi oldu. Seçim sürecinde Karadeniz'de doğalgaz, Gabar'da petrol bulunmuştu. Seçim sonrasında ise çareyi petrol ürünlerine iki kat zam yapmakta buldular. Emekçilerimiz ve emeklilerimiz “maaş ve ücretlerde, refahı ve kalkınmayı da artıracağız” vaatlerinin gerçekleşmesini beklerken, vergi ve harçlara bel büken artış gerçeğini yaşamak zorunda bırakıldı. Emeklinin maaşı değil, borçları ve yoksulluğu arttı. Kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine Merkez Bankasının enflasyon tahmininin dahi altında artış yapılması karara bağlandı. Özetle; yaptıkları tüm hataların, yapmaktan yorulmadıkları yolsuzlukların, ses çıkarmadıkları hırsızlıkların bedelini millete fatura ettiler.

“Dış politikada şahsiyetli bir duruş sergilenemedi”

Hükümet ilk üç aylık icraatlarıyla, millete verdiği sözü tutmayacağını, ekonomiyi düzeltemeyeceğini, bu yanlış anlayıştan vazgeçmeyeceğini, dış politikada şahsiyetli bir duruş sergilemeyeceğini itiraf etti. Bu, aynı zamanda Saadet Partisi olarak ortaya koyduğumuz eleştirilerin, tespitlerin ve nihayet siyasi kulvara ilişkin tercihlerimizin doğruluğunu da ispatladı.

“Sorun yasada mı, anlayışta mı?”

Yerel seçim süreci yaklaştıkça Erdoğan ve Cumhur İttifakı, yeni anayasa, sivil anayasa söylemlerini güçlendirdi. Daha da artıracak. Türkiye'yi yönetemediklerinin ekonomiyi çökerttiklerinin gündemden düşmesi adına kürsüde “yeni anayasa” nutukları atıyorlar. Türkiye'nin bir anayasa değişikliğinden önce bir anlayış değişikliğine ihtiyacı var. Yasaları değiştirmeden önce, halihazırda var olan yasaları uygulayacak bir zihniyete ihtiyaç var. Zonguldak, Bartın ve Karabük'ün ve diğer illerimizin her birinin özelde farklı farklı problemleri var ancak genelde temelde yatan sorun aynı; zihniyet. Yolsuzluk yapmak, bugünkü kanunlara göre suç mu değil mi? Öyleyse sorun yasada mı, anlayışta mı?

“Polisiye tedbirlerin de yüzde 100 çözüm olmadığını biliyoruz”

Bugün her birimize bir kağıt dağıtsak ve problemleri ile çözüm önerilerimizi birbirimizden habersiz yazsak; yüzde 99 mutabakata varırız. Problemlerimizi de bunların çözüm yollarını da aslında hepimiz biliyoruz; neyi nasıl yapmamız gerektiğinde hemfikiriz. Kırmızı ışıkta geçmememiz gerektiğini biliyoruz, bu konuda trafik lambalarının veya polisiye tedbirlerin de yüzde 100 çözüm olmadığını da biliyoruz. Öyleyse burada topyekûn bir anlayış, tavır ve tutum değişikliğine gitmemiz gerekiyor.

“Biz yönetimde bulunanları değiştireceğiz”

22 yıl oldu. Bir kapıyı 22 kez aynı yanlış anahtarla açmayı deneseniz de sonuç değişmez. O kapı o anahtarla açılmaz. Öyleyse 23.'de farklı bir tercihte bulunmamız gerekir. Bu iktidar 22 yıldır, referandumlarda, genel ve yerel seçimlerde milletten ne istedi de alamadı? Sorunlarımızın çözümü için ya yönetimde bulunanlar anlayış değişikliğine gidecek ya da biz yönetimde bulunanları değiştireceğiz.

“Açıkladıkları OVP bile, başarısızlığın ilanıdır”

2021, 2022, 2023 hedeflerinin hiçbirini tutturamayan iktidar, şimdilerde 2024, 2025, 2026 yıllarını işaret ediyor. Öngörülerinin revizesinin revizesini yaptıkları halde hiçbirini tutturamadılar. Aradan geçen 5-6 yılın ardından şimdi 5-6 yıl öncesinin rakamlarını hedef olarak belirlemişler. Dolar kurunun yaklaşık 50 lira olacağını öngörüyorlarmış şimdi. Ne zaman başları sıkışsa ya yeni bir anayasa paketi ya da yeni bir ekonomi programı açıklıyorlar. Her yeni dedikleri ise bir öncekini aratır hale getiriyor. Son açıkladıkları OVP bile, başarısızlığın ilanıdır aslında. Her sene sınıfta kalıp, dönem başında “bu kez söz derslerime çok çalışacağım” diyen bir öğrenci gibi hareket ediyorlar.

“Sözün güzelini söyleyip işin yanlışını yapıyorlar”

“Seçimden önce bol keseden vaatlerde bulun, seçime kadar idare et, seçimden sonra ise millete kemer sıktır.” politikası uyguluyorlar. Seçimden önce bal-şerbet vadedip, seçimden sonra millete zehir içiriyorlar. Ferîdüddin Âttar'ın ifadesiyle; “İbrahim gibi sözler söylüyorsun, ama neden Nemrutçasına harekette bulunuyorsun?” Doğru işi doğru yapmak başka yanlış işi doğru yapmak başkadır. Bugün yaşadığımız problemlerin büyük kısmı işte bu anlayıştan kaynaklanmaktadır. Sözün güzelini söyleyip, işin yanlışını yapmaktan, yanlış işi doğru yapmaktan kaynaklanmaktadır.

“Refahı adil paylaşmak şarttır”

Peki, siz ne yapacaksınız diye soruyorlar: Biz, sözün güzelini söylemeye, doğru işi de doğru şekilde yapmaya devam edeceğiz. Biz Saadet Partisi olarak Türkiye'nin mevcut konumunu, ekonominin hali hazırdaki durumunu hak etmediğini görüyor ve biliyoruz. Kurtuluş imkânsız değil mümkündür, refaha kavuşmak ve refahı adil paylaşmak şarttır diyoruz. Milletimize; gelin yerel yönetimlerle değişimi başlatalım, Hükümetin ürettiği faturanın bir kısmından yerel seçimlerde kurtulalım teklifini yapıyoruz. Zira beldelerimiz, ilçelerimiz, illerimiz adil yönetilirse, yolsuzluk biterse, kaynaklarımız adil ve verimli kullanılırsa ülkemizde adaletin hâkim olması, yolsuzluğun son bulması mümkün hale gelecektir.”

Bakmadan Geçme