'Amasra'nın siyasi hesabını da soracağız'
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Bartın 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan Amasra Maden Faciası'nın 10'uncu duruşması öncesi açıklamalarda bulundu.
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Bartın 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan Amasra Maden Faciası’nın 10'uncu duruşması öncesi açıklamalarda bulundu.
Amasra’da 43 madencinin yaşamını yitirdiği 9 madencinin ise yaralandığı facianın ihmaller nedeniyle yaşandığını bir kez daha hatırlatan Bankoğlu, ihmallerin ve liyakatsizliğin devlet eliyle de tescillendiğini ve adaletin şehit ailelerinin acısını bir nebze dindireceğini belirtti.
Bu ülkeye en büyük acıyı “cezasızlık düzeni” yaşatıyor
Bankoğlu şunları söyledi: 14 Ekim 2022’de Amasra’da yaşanan facianın üzerinden 2 yıl bir ay geçti. Tam 760 gündür başta katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri başta olmak üzere hepimizin yüreği kanıyor. Göz göre göre gelen bir katliamın acısı, yine 2 yılı aşkın süredir devam eden adaletsizliğin yarattığı yıkımla birleşti. Defalarca söyledik, defalarca söylendi. Ortada onlarca belge, doküman, açıklama var. En son Meclis bütçesi görüşülürken Enerji Bakanlığının teftiş raporunda yer alan hususları gündeme getirdik. Devletin resmi raporuna göre Amasra’da yaşanan iş cinayeti, ihmallerin, sorumsuzluğun, liyakatsizliğin bir sonucuydu. Asli sorumluların cezalandırılması bir yana, geçmişte aldıkları başarı belgeleriyle idari soruşturmalarla bu cezalardan kurtulduğu, yine en tepede Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcılığı, İş Güvenliği Müdürlüğü gibi görevleri yapanların da EYT ile emekli edildikleri için idari ceza almadığını kamuoyuna duyurmuştuk. Amasra’da bürokratik liyakat, ehliyet ve sorumluluk teamülleri yıllardan beri bir kenara atılmış. Uyarılar, şikayetler dikkate alınmamış, müessese birilerinin çiftliği gibi yönetilmiş. Bunlar resmi raporlarda da yer alıyor; ancak bu katliamın sorumluları ne yazık ki adaletten kaçırılıyor. Hem vatandaşlarımıza, hem ailelerimize, son kertede ülkemize en büyük acıyı da işte bu cezasızlık düzeni yaşatıyor. Cezasızlık bu aşamada adeta suça teşvik ediyor; insanı, hayatı değil, rantı merkeze alan zihniyeti güçlendiriyor. En başta buna karşı çıkmamız gerekmektedir.
Asli sorumluları koruyan kollayanlar da 43 işçinin canından sorumludur
Davanın son duruşmasında dava dosyasının, esas hakkında mütalaa hazırlanmak üzere savcılığa gönderilmesi de kararlaştırılmıştı. Bu mahkeme heyetinin karar aşamasına yaklaştığını gösteriyor. Yine bir önceki duruşmada istenen yeni bilirkişi raporu da aylar sonra “hatalar zinciri var, kasıt yok” yönünde tespitini sunmuştu. Bilirkişi heyetinin yetkinlik alanı sınırlı olduğu için faciada teknik makamları sorumlu tutmaya devam etmiştir. Biz teknik makamların ötesinde siyasi ve idari makamları da sorumlu olarak görüyoruz. İdari sorumluluğu sadece biz değil, devletin resmi raporları da doğruluyor. Gerek Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK)’da, gerek Amasra Müessesesi (ATİM)’de yönetim hiyerarşisinin bozulduğu, yöneticilerin keyfi kararlar aldığı, bu kararların katliama sebebiyet verdiği Enerji Bakanlığının teftiş raporunda da özellikle belirtilmiştir. Siyasi sorumluları ise hepimiz yakından tanıyoruz. Daha ilk gününde katliamı “kadere, fıtrata” bağlayan, iş güvenliğini gereksiz maliyet gören, işçiyi güvensiz koşullarda ölüme terk eden, önceliğini insan hayatına değil rant üzerine kuran zihniyet, tıpkı Soma’da, Ermenek’te, İliç’te olduğu gibi Amasra’nın da sorumlusudur.
Adaletsizlikten medet umup cezasızlıkla asli sorumluları koruyan kollayanlar da 43 işçinin canından sorumludur. Maden Mühendisleri Odası’nın raporunda Amasra Müessesesi’nin üretime açılması uygun görülmüştü. Ancak ATİM’de patlamanın meydana geldiği bölümlerde delillerin yok edilmemesi ve katliamın tüm yönleriyle açığa çıkarılması için yerinde incelemenin yapılması da gerekiyor. Dolayısıyla madende inceleme yapılmadan karar verilmesinin eksiklik olacağını hatırlatıyoruz, odanın raporu var. Ayrıca bilirkişi heyetinin yeniden bir rapor sunması için davayı takip eden avukatların talebi var, mahkeme tarafından reddedilen bu talebin de tekrar değerlendirilmesi de yerinde olacaktır. Biz, Amasra Katliamı’nın sorumlularını biliyoruz, tanıyoruz. Mahkemenin vereceği kararın ötesinde adaletin sağlanması adına tüm gücümüzle mücadele edeceğiz, katliamın siyasi hesabını da soracağız. Katliamı sadece teknik hatalar silsilesine indirgeyip gerisindeki vahim süreci örtbas etmeye çalışanlar umduğunu bulamayacak. Ayrıca Saray’a sırtını dayayanlar da bu cezasızlık rejimine güvenmesin. Amasra’nın adaleti mahşere kalmayacak. Ayrıca gelecekte aynı acıların yaşanmaması adına Amasra’yı, işçileri ölüme yollayan kaderciliği, liyakatsizliği, önlemsizliği ve en önemlisi rantçlığı unutturmayacağız.