Diyetisyen Ümmü Gülsüm ETYEMEZ

DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI)

Diyetisyen Ümmü Gülsüm ETYEMEZ

Dünya Sağlık Örgütü, 2000 yılında dünya üzerinde 171 milyon kişinin diyabet hastası olduğunu ve bu rakamın 2030 yılında 366 milyonu bulacağını sunmuştu. Fakat hasta sayısı henüz 2011 yılında 346 milyonu yakalamıştır.

Diyabet insidansının muhteşem(!) artışı günümüz ve geleceğimiz için tehlike çanlarını çalmaya başladı bile. O halde gelin; bugün diyabeti yakından tanıyalım.

Yazımı okurken şekeriniz düşsün istemem; ara öğünlerinizi hazırlayın!

Diyabet (DM) Nedir?

Basitçe anlatmaya çalışayım.

Pankreasımız, kanımızda glikoz birikmesini önlemek ve glikozu hücre içine almak için insülin adında bir hormon salgılar. Eğer bizlerde bu hormon yetersizse veya salınım mekanizmamızda bir hasar varsa diyabet tanısı alırız.

Diyabeti türüne göre; Tip I DM, Tip II DM ve Gestasyonel DM olmak üzere üç grupta inceliyoruz.

Tip I DM: Pankreas hücrelerinin hasarı ya da tamamının kaybına bağlı olarak gelişen diyabet türüdür. Tedavisinde insülin kullanılmakta olup Tip I diyabeti olan kişinin insülin tedavisine, beslenme programına ve fiziksel aktivitesine dikkat etmesi gerekmektedir.

Tip II DM: Pankreasın insülin salgılayan hücrelerinin aktivitesinde azalma ve çevre dokularda insüline karşı duyarsızlık sonucu meydana gelen diyabet türüdür.

Gestasyonel DM: Gebelikte başlayan ya da ilk tanısı gebelik esnasında konulmuş diyabettir.

Diyabet Bulguları Nelerdir?

Sık idrara çıkıyor ve bununla birlikte sık sık susuyorsanız, sık acıkıyorsanız, el ve ayaklarınızda uyuşma, yorgunluk gibi şikayetlerle beraber sık enfeksiyon kapıyor ve cilt yaralarınız geç iyileşiyorsa; siz de diyabet riski taşıyor olabilirsiniz.

Diyabette Tıbbi Beslenme Tedavisi (TBT)

Diyabetin tedavisini puzzle gibi düşündüğümüzde, beslenme tedavisi olmazsa olmaz bir parçadır. O zaman şimdi TBT zamanı diyoruz ve başlıyoruz:

Fazla kilosuyla beraber insülin direnci olan bireylerin %5’lik ağırlık kaybı bile insülin direncini azaltmaktadır. Bu nedenle diyabet tanısı almış ya da diyabet riski taşıyan bireyler için kilo kontrolü son derece önemlidir.

Günlük beslenmede öğünler arası karbonhidrat miktarlarında denge sağlanmalıdır. Karbonhidrattan fakir diyetler enerji, vitamin ve mineral bakımından kısıtlı olacağından tavsiye edilmez. Tam tahıllar, meyveler, sebzeler ve az yağlı süt/süt grubu besinler tercih edilmelidir.

Trans yağ alımı; LDL denilen kötü kolesterolü artırıp HDL denilen iyi kolesterolü düşürdüğünden azaltılmalıdır.

Haftada en az iki kez balık tüketimi omega-3 alımı için önerilmektedir.

Glisemik indeksi yüksek besinlerin insülin direnci ve obezite riskini artıracağı düşünüldüğünden düşük glisemik indeksli besinler tercih edilmelidir.

Posadan zengin diyetler, besinlerin mideden çıkış hızını yavaşlatır; glikoz emilimini geciktirerek kan şekeri seviyesinin ideal aralıkta tutulmasına yardımcı olur. Midede hacimce büyük yer kapladıkları için tokluk hissi oluşturarak ağırlık yönetiminde de etkin rol oynarlar. Meyvelerin kabuklarıyla birlikte tüketilmesi posa alımını sağlayarak kan şekerinin ani yükselmesini önler.

Aşırı şeker ve enerji yüklemesinden kaçınmak adına şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir.

Diyabeti olan bireylerin piyasadaki diyabetik/diyet ürünleri kullanma zorunluluğu yoktur. Bu ürünler tüketildiğinde kan şekerinin hemen düzene gireceğini düşünmek yanlış bir algıdır. Ayrıca bu ürünler standart ürünlere kıyasla pahalıdır.

Diyabetli bireylerin beslenmelerinde dikkat etmesi gereken üç kilit nokta; öğün sayısı, öğünlerin tüketileceği saat ve porsiyon kontrolüdür.

Sağlıklı beslenme programına uyan her birey gibi, diyabetli bir bireyin de vitamin/mineral takviyesi almasına gerek kalmayacaktır.

Yapılan çalışmalar diyabetli bireylerin serum C vitamini düzeylerinin düşük olduğunu ortaya koymuştur. Antioksidan olması, enfeksiyonlardan koruması, yaraların iyileşme süresini kısaltması, bağışıklık sistemini güçlendirmesi ve kalp sağlığını koruması gibi özelliklerinden dolayı diyette C vitaminine yer verilmelidir. Biber, turunçgiller, domates C vitamininden zengin besin kaynaklarıdır.

Kandaki şeker oranının kontrolü sağlanamayan, fazla kilolu/şaşman sınıfında olan, sık sık hipoglisemi atakları yaşayan ve lipid profilini oluşturan kolesterol ve trigliserit değerlerinde bozukluk olan bireyler alkol tüketmemelidir.

Kişinin yaşam tarzına bağlı olarak değişmekle beraber, 3 ana-3 ara öğün yapılması önerilir.

Hazır/paketli gıda tüketimi olabildiğince azaltılmalıdır.

Diyabetli bireylerde krom takviyesinin etkili olduğuna dair net bir kanıt yoktur; önerilmez.

Tarçın gibi bitki bazlı destek ürünlerinin diyabette tedavi amaçlı kullanılmasını öneren yeterli kanıt yoktur.

Diyabetli bireylerin günlük kolesterol alımı < 200 mg ile sınırlandırılmalıdır.

Evet, bu hafta da sizlere diyabeti, pek çoğunuzun bilmesine rağmen, az da olsa tanıtabildiysem ne mutlu. Şekerinizin bir aşağı bir yukarı dans etmemesini diliyorum. Şekeriniz ideal aralıkta kalırken sizler de sağlıkla kalın!

Diyetisyen Ümmü Gülsüm ETYEMEZ

@dyt.ummugulsumetyemez

Yazarın Diğer Yazıları