Diyetisyen Ümmü Gülsüm ETYEMEZ

AH, NERDE O ESKİ BAYRAMLAR!

Diyetisyen Ümmü Gülsüm ETYEMEZ

Bir Ramazanı daha uğurluyorken bir bayrama daha erişmenin mutluluğunu yaşıyoruz; her ne kadar pandemi dolayısıyla gerçek anlamda eski bayramlar kalmasa da… Umarım herkes iyidir, sağlık dolu geçer bayramınız…

Şimdi gelelim haftanın konusuna, bayramda beslenmenin püf noktalarına.

Öncelikle şunu bilin ki bir ay boyunca yiyip içemediklerinizin acısını üç dört günde çıkarmayı planlıyorsanız aman dikkat; duvara toslayabilirsiniz!

Ayrıca zaten Ramazan ayında da yiyip içemeyecek, gözünüzün kalacağı bir şey yoktu, olmamalıydı.

Ramazanda diyet olmaz diyenler bu ayı oruçta beslenmeyi öğrenemeden bitirirken bilinçli tayfa ise içi rahat, mis gibi yoluna devam etti.

Onları kutluyor; diğer kesimi ise zararın neresinden dönsek kardır diyerek sağlıklı beslenmeye davet ediyorum.

Bayramda uzun süreli açlıklar sonucu kendini dinlenmeye almış metabolizmaya birden yüklenirseniz sonuç hüsran olacaktır.

Reflü, ishal, kabızlık gaz, gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarının yanı sıra safra kesesi hastalıkları, şeker, tansiyon gibi rahatsızlıklara mahal vermemek için dikkat etmemiz gereken birkaç nokta var.

İlk işimiz sakin davranmak.

Bayram sabahı kahvaltıda her şeye saldırmayın ki sofranızdaki her şey zaten sizin, mide ve bağırsaklarınıza bir şey kanıtlamak zorunda değilsiniz.

Orucun bir ceza olmadığını unutmayın ki kendinizi ödüllendirme gibi aslı astarı olmayan yöntemlere başvurmayın.

Sofrada neyden ne kadar yediğinizi görebilmek için ortadan yemeyiniz, ayrı tabaklar kullanınız.

Midenize gönderdiğiniz ilk şeyler aşırı yağlı, baharatlı ya da şekerli olursa bayramda mide ve bağırsak şikâyetlerinizden yakınmanız çok olası olacaktır.

Hafif, dengeli ve yeterli bir kahvaltı ile güne başlayın.

Oruç tutarken ara öğünleri yapmak çoğu zaman askıya kaldığı için birden eski ara öğünlü düzene geçmek zor olabilir.

Diyabet gibi düzenli saat aralıklarıyla beslenmeniz gereken bir hastalığınız yoksa sık sık ara öğün yapmak zorunda değilsiniz fakat ana öğünlerinizde her besin gruplarından mutlaka sofranızda bulundurmaya çalışın.

Şerbetli tatlılardan ziyade sütlü tatlıları tercih etmeye çalışın diyeceğim fakat illaki şerbetli tatlı tüketmek isteyeceğiniz de bir gerçek.

Öyleyse porsiyon kontrolünde dikkatli olun ve şerbetli tatlıların yanına süt, yoğurt, ayran gibi bir protein kaynağı besin bulundurun ki hem tatmin olma süreniz uzasın hem de kan şekeri dengenizi koruyalım.

Ayrıca şeker isteğinizi sadece şerbetli/sütlü tatlılarla gidermek zorunda değilsiniz; gün içinde taze meyvelerle yapacağınız minik ara öğünler vücudunuzun gerçekten ihtiyacı olan doğal şekeri karşılamada yeterli olacaktır.

Yemeklerinizi hazırlarken kızartma değil; haşlama, ızgara ya da fırınlama yöntemini tercih etmelisiniz. Az yeme düzeninden çıktığımız için canınız birden ağır ana yemekli öğünler yapmak istemeyebilir. Bu durumlarda içine peynir, yağlı tohumlar, kurubaklagiller ekleyerek salatalarınızı pratik ana öğünler haline getirebilirsiniz.

Tabi ki yanında gazlı şekerli içecekler yerine ayran, kefir, şekersiz ev kompostosu gibi masum içecekler tercih ediniz.

Bunun yanı sıra bayram ile beraber yeniden alkol tüketimine başlayacaklar karaciğer sağlıkları için dikkatli olmalı, abartmamalıdırlar.

Ayrıca çay, kahve, soda, meşrubat tüketiminde de bir artış olacağı için su tüketimi asla pas geçilmemeli, günlük içmeniz gereken suyu mutlaka tamamlamalısınız.

Evet, benim mini ailem; sevdiklerinizle mutlu ve sağlıklı bir bayram geçirmenizi dilerim.

Bu dönemde aldığınız/alacağınız kilolarınızı ise yerleşmeden vermek adına bir an önce harekete geçin. Kendinize çok iyi bakın.

Sağlıkla kalın…

Yazarın Diğer Yazıları