BANKOĞLU TÜM MİLLETVEKİLLERİNE BÖYLE SESLENDİ!

BANKOĞLU TÜM MİLLETVEKİLLERİNE BÖYLE SESLENDİ!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda "Yargı Paketi" hakkında söz alarak kadınların yaşadığı sorunların çözümü hakkında konuştu ve sordu: "Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?"

CHP Bartın Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi ("TBMM") Genel Kurulu'nda görüşülüp kanunlaşan "Yargı Paketi" hakkında söz alarak kadınların yaşadığı sorunlar ve muhtemel çözüm yolları hakkında tespitlerde bulundu.

Kanun Teklifi'nin 26. maddesi hakkında verilen Önerge üzerine konuşan Bankoğlu, şu ifadelerde bulundu: "Yargı Reformu" diye büyük büyük adlandırılan ama çoğunlukla makyajlamadan öteye gidemeyen bu Torba Yasa Teklifi'nde de maalesef yine "Kadının Adı Yok." Ülkemizde kadın haklarına ilişkin yaşanan sorunlara, kadın cinayetlerinin nasıl durdurulacağına ilişkin herhangi bir çözüme "Reform" denilen bu belgede yine yer verilmemiş.

Buradaki tüm milletvekillerimize yalnızca 2015'ten bu yana 2097 kadının öldürüldüğünü hatırlatmak isterim. Bir çırpıda birer sayı olarak söylediğimiz onca öldürülmüş kadın sayısına eklenmemek için Devlet'e sığınmış, korku ile bekleyen kaç kadın var bu ülkede? Sayısız... Onları korumak için bir şey yapıyor muyuz? Ne yazık ki hayır."

Kadınların içinde bulunduğu bu trajediyi "hiç yokmuş" gibi görmezden gelen AKP'li milletvekillerine, özellikle de kadın milletvekillerine "Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?" diye soran CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, geçen hafta 10 yaşındaki kızının gözleri önünde katledilen Emine Bulut'un davasının ilk duruşması için CHP'li milletvekilleriyle birlikte Kırıkkale'de olduklarını hatırlattı. "Ölmek İstemiyoruz" diye haykıran kadın hakları derneklerimiz oradaydı, öğrencisi tarafından öldürülen Ceren Damar'ın babası oradaydı, farklı şehirlerden yüzlerce avukatımız da oradaydı" diyen Bankoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: "Gönül isterdi ki, cinayet anının videosu, sosyal medyada infial yarattığında vakit kaybetmeden açıklama yapanlar, duruşmaya da gelerek siyaset üstü olması gereken bu hayati konuya gereken önemi gösterselerdi. Geçtiğimiz gün Şule Çet davasının 4. duruşması vardı ve CHP'li milletvekilleri yine oradaydı."

"İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması konusunda istekli olmayan AKP hükümeti, daha kaç Emine Bulut'un, Şule Çet’in, Ceren Damar’ın öldürülmesini bekliyor? İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmek isteyenlere inat biz, mevzuatımızın iyileştirilmesini ve var olanın da uygulanmasını bekliyoruz."

CHP Bartın Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, kadın cinayetleri gerçekleşip medyaya yansıdığında en yetkili ağızların birbirleriyle "en üst perdeden lanetleme yarışı"na girdiğini ancak bu tepkilerin, tek seferlik olmaya devam ederek unutulduğunu belirtti ve pek çok temel meselenin halının altına süpürüldüğü bu ortamda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

- Bu Kanun Teklifi'nde biz, kadın hakları kuruluşları ile istişare edilmesini beklerdik. Bu kuruluşlar yokmuş gibi davranarak yapısal bir değişimin adımlarını atamayız.

- İyi hal ve haksız tahrik indiriminin kadın cinayetlerinde ve çocuğa karşı cinsel istismar davalarında kaldırılmasını beklerdik. Kravat takıp boynunu büken bir katili göz göre göre "iyi hal" şemsiyesi altında korumak, kabul edilemez.

- "Israrlı takip" meselesinin de Türk Ceza Kanunu bağlamında suç kapsamına alınmasını isterdik. Birçok ülkede "ayrı" bir suç olarak düzenlenen ısrarlı takip, kadına karşı şiddetin, mutlaka önüne geçilmesi gereken bir diğer türüdür. Nitekim, belirgin bir "ısrarlı takip" vakası olan "Opuz-Türkiye" davasında da İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi, hak ihlali tespit etmiştir.

- Bebekleriyle birlikte ceza evinde olan kadınların cezalarının belirli şartlar dâhilinde "ev hapsi"ne dönüştürülmesini beklerdik.

- 2014'te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasını izleyen mekanizma olan GREVIO tarafından sunulan önerilerin dikkate alınmasını isterdik. Örneğin, "zorla evliliklerin" de tıpkı ısrarlı takipte talep ettiğimiz gibi TCK kapsamında müstakil bir suç olarak düzenlenmesini ve kadınlara yönelik şiddet konusunda, duyarlı davranmayan devlet görevlilerinin sorumlu tutulabilmesini beklerdik."

Bankoğlu, konuşmasının son bölümünde ise böylesine önemli bir konunun "toplumsal mutabakatla" çözülmesi gerektiğine işaret ederek şu beyanlarda bulundu:

"Bu Teklif'te "Kadına Karşı Şiddete" ve "Çocuk İstimarı"na yer verilmemesi gerçeği bile, diğer konular bir yana, bizim için "İktidar'ın sınıfta kalışı"nı ve özünde, kadına bakışındaki ataerkilliğin sürdüğünü belgeliyor. Yurttaşlarımız bizden "hak, hukuk, adalet" ve en başta eşitlik bekliyor. Konunun, partiler üstü bir toplumsal mutabakatla çözülmesini istiyor.

Kadını birey olarak görmeyen, yalnızca iyi bir eş, iyi anne olarak niteleyen kısır döngü içinde korumacılık söylemleri ile ele alan bir anlayışla kadınların yaşadığı sorunlara çözüm getirilemez.

Samimiyet testinden ne yazık ki YİNE geçemediniz. Ama gelin, bu kez kadınların yaşadığı sorunları çözmek için tüm milletvekilleri "el ele" verelim, "KADININ ADI YOK" dedirtmeyelim."

 

Bakmadan Geçme